Doğan M. (Yürütücü), Karagöz Ö.
Diğer Resmi Kurumlarca Desteklenen Proje, 2020 - 2022
Yapıların
güçlü yer hareketleri sırasında içindeki insanların can sağlığını koruyacak
dayanıma sahip olmaları beklenir. Büyük depremlerde dahi bir yapının hiç hasar
almaması sağlanabilir. Ancak bu ekonomik olmayacağından istenen bir durum
değildir. Bu sebeple son yıllarda “kapasite tasarımı” prensibi benimsenmiştir.
Bu prensibe göre depreme dayanıklı olarak tasarlanan ve inşa edilen yapıların
deprem anında ortaya çıkan büyük enerjiyi bir miktar hasar alarak göçmeden
soğuracak kapasiteye sahip olmaları beklenir. Genel olarak bu soğurma işlemi
kolon ve kiriş birleşimlerinde meydana gelmektedir. Yapının enerji soğurma
kapasitesi kolon ve kiriş birleşimlerinde oluşan plastik mafsalların oluşması
ile azalır. Plastik mafsalların yeri ve sayısına bağlı olarak da yapının
göçmesine sebep olabilir. Enerji soğurma kapasitesi yüksek bir yapıda kolon ve
kiriş gibi yapısal elemanların boyutlarını çok daha küçük seçebilmek mümkündür.
Yapının
deprem anında oluşan büyük enerjiyi soğurmasına katkıda bulunacak bir yöntem
yapının uygun yerlerine yerleştirilecek sönümleyici sistemlerdir. Bu sistemler
genel olarak aktif sönümleyiciler, pasif sönümleyiciler ve hibrit sönümleyiciler
olarak üç gruba ayrılmaktadır. Sismik taban izolatörleri ve hidrolik
sönümleyiciler en yaygın pasif sönümleyiciler olmasına rağmen, ön yatırım ve
üretim maliyetlerinin fazlalığı, gerektirdiği mühendislik tecrübesi-bilgisi
sebebiyle günümüzde sadece büyük bütçeli önemli yapılarda kullanılabilmektedir.
Bu
çalışmanın da konusu olan metalik eğilmeli sönümleyiciler ise gerek ön yatırım
maliyetlerinin düşüklüğü gerekse montaj kolaylığı bakımından bahsedilen diğer
sistemlerden çok daha avantajlıdır. Bu sistemin çalışma prensibi deprem anında
metal parçaların çıkan büyük enerjiyi şekil değiştirerek soğurması şeklindedir.
Yapının deprem anındaki salınımı sırasında metal parçalar akma, burulma,
burkulma, yırtılma ve buruşma gibi elastik veya plastik şekil değiştirmelere
maruz kalarak deprem enerjisini soğurur. Uygun türdeki metalden imal edilmiş bu
sistem yapının çerçeveleri arasına yerleştirilir. Yapının sönüm oranını büyük
oranda arttırmasının yanında yapının rijitliğini de arttırır. Bu sebeple
literatürde bu sistemlere “İlave Sönüm ve Rijitlik Sistemleri” gibi bir isimde
verilmiştir.
Yapının
yük taşıma işlevi ile deprem sırasında ortaya çıkan büyük enerjiyi sönümleme
işlevinin birbirinden ayrılması ve sönüm işinin özel olarak tasarlanmış bir
sistemle yapılması fikri ilk olarak 1972 yılında J. M. Kelly ve çalışma
arkadaşlarının ortaya koyduğu fikirle olmuştur. Heyecanla karşılanan bu gelişme
ile ilerleyen yıllarda deneysel birçok çalışma yapılmış ve bu sistemler 1990
yılına kadar hem yeni yapıların tasarımında hem de depremde hasar görmüş birçok
yapının güçlendirilmesinde kullanılmıştır. 1990 yılından günümüze kadar birçok
farklı tasarımı hem deneysel hem de nümerik olarak ortaya konmuştur. Bu konuyla
ilgili ülkemizde çok az sayıda çalışma bulunmaktadır.
Bu
proje ile daha önce literatürde hiç yer almamış yeni bir çelik eğilmeli
sönümleyici tasarımı araştırılacaktır. Bu yönüyle özgün olan bu projenin
yürütülmesi sırasında ülkemize eğilmeli pasif sönümleyici alanında mühendislik
bilgi birikimi ve deneyim kazandırılması amaçlanmıştır. Mevcut tasarımların
yapıya katmış olduğu sönüm ve rijitlikten daha az olmayacak şekilde
tasarlanacak bu yeni eğilmeli sönümleyicinin ulusal ve uluslararası patentinin
de alınması planlanmıştır.
Milli ve yerli olarak
oluşturulacak bu sistemle ülkemizdeki mevcut zayıf yapı stoğu çok uygun
maliyetlerle depreme dayanıklı şekilde güçlendirilebilecektir.