Dağ İ. (Yürütücü)
Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje, 2019 - 2020
Algler ekosistem bütünlüğünün korunmasında çok önemli canlı gruplarıdır ve suda yaşayan
canlıların besin ve korunma gibi ihtiyaçlarını da karşılarlar. Yapılarında çeşitli minerallerin yanı
sıra vitaminler, antioksidanlar, terpenler ya da flavonoidler gibi çeşitli bileşikler bulundururlar.
Bu bileşikler nanobiyoteknolojide biyolojik indirgeyici ajan olarak sıkça kullanılmaya başlanmıştır.
Nanoteknolojik çalışmalar endüstri, teknoloji ve tıp alanlarındaki yaygın uygulamaları nedeniyle,
çeşitli nanomalzemelerin üretimi için yoğun talep görmektedir.
Nanopartiküllerin sentezlenme aşaması genel olarak kimyasal yollarla gerçekleşir ancak bu olay
oldukça yüksek maliyetler gerektirir. Son yıllarda daha ekonomik ve daha az kimyasal gerektiren
çevre dostu üretim teknikleri üzerine yoğunlaşılmaktadır ve bu üretim tekniği 'Yeşil Sentez'
olarak adlandırılmaktadır. Özellikle gümüş, demir ya da altın gibi metal nanopartiküllerin yeşil
sentezi ve uygulamalarına yönelik çalışmalar büyük ilgi çekmektedir.
Metal nanopartiküllerin yeşil sentez stratejileri, geleneksel kimyasal yöntemlere göre daha
güvenli alternatifler sunmaktadır. Bu yöntemde genellikle su gibi toksik olmayan çözücüler ve
organizmanın kendisinden sağlanacak indirgeyici maddelerle sentez gerçekleştirilir. Bu nedenle
de kullanılacak organizma (bakteri, mantar, alg, bitki gibi) dikkatlice seçilmelidir. Sentez
sırasında canlıdan ekstrakte edilen çeşitli polisakkaritler, proteinler, vitaminler ve alkaloidler
gibi indirgeyici bileşikler ya da ajan oluşturucu maddeler kullanılabilir. Uygun üretim koşulları
(sıcaklık, pH, karıştırma hızı vb) da sağlanarak sentez gerçekleştirilir.
Projemizde, Eskişehir il sınırlarında yer alan Musaözü göletinden izole ve identifiye edilecek yeşil
mikroalgler kullanılacaktır. Organik materyal olarak kullanılacak bu alglerden yeşil sentez
yoluyla altın nanopartikül elde edilecektir. Sentezlenen nanopartiküller UV spektrofotometre,
Dinamik ışık saçılımı (dynamic light scattering DLS), Zeta-sizer, XRD (X-ray diffraction pattern),
Fourier Dönüşümlü Kızılötesi Spektroskopisi (Fourier Transform Infrared Spectroscopy FTIR),
taramalı elektron mikroskobu (SEM) ve geçirimli elektron mikroskobu (TEM) ile karakterize
edilecektir. Çalışmamızın diğer aşamasında, elde edilen bu nanopartiküllerin klinik açıdan önem
taşıyan bazı patojen Candida izolatlarına karşı antifungal etkinlikleri değerlendirilecektir.
Projemizden elde edilecek verilerin alglerin biyonanoteknolojik çalışmalarda ve antifungal
tedavideki kullanım potansiyellerine ilişkin fikir verebileceği düşünülmektedir.