Mogan ve Eymir Göllerinin (Ankara) Paleoklimatolojik ve Kökensel İncelemesi


Ocakoğlu F. (Yürütücü), Görüm T., Oybak Dönmez E., Tunoğlu C., Tün M., Akbulut A., et al.

TÜBİTAK Projesi, 1001 - Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı, 2015 - 2018

  • Proje Türü: TÜBİTAK Projesi
  • Destek Programı: 1001 - Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı
  • Başlama Tarihi: Mayıs 2015
  • Bitiş Tarihi: Mayıs 2018

Proje Özeti

Orta Anadolu’daki Pliyo-Kuvaterner çökellerinin jeolojisi ile bölge jeomorfolojisi ve paleoklimatolojisi ne yazık ki haksız yere çok az ilgi görmüş konulardır. Özellikle Gölbaşı Havzası başkente yakınlığı ve sahip olduğu bilimsel malzemeyle çeşitli açılardan olanaklar vadetmektedir.

Jeolojik çalışmalarımız Gölbaşı Havzası’nın muhtemelen Kuvaterner içinde doğu kenarı fay denetimli olarak gelişmeye başladığını ve geç Kuvaterner (~ 60 ka) zamanlarına kadar kapalı bir havza olduğunu kanıtlamaktadır. Ankara Çayı’nın bir kolunu barındıran İmrahor Vadisi’nin geriye doğru aşındırması yüzünden havza kapılmış ve kısa sürede çok hızlı (~ 1 mm/yıl) bir deşilmeye uğramıştır. Mogan ve Eymir göllerinin oluşumu, günümüzden sırasıyla 8000 ve 7600 yıl kadar önce fay kontrollü doğu kenardan gelen akarsu sedimanlarının vadiyi tıkamasıyla başlamıştır. Duraylı izotopları (d18Ove d13C), organik ve inorganik madde oranlarını, diatom, ostrakod, molusk ve polen incelemelerini kapsayan paleoklimatolojik çalışmalarımız bu erken zamanda az çok durağan ve yağışlı bir iklimin söz konusu olduğunu ve göl oluşumlarının bölgedeki geç Neolitik yerleşimleri cesaretlendirmiş olabileceğini göstermektedir. Vekil-gösterge ve tarihsel iklim çalışmalarımız gölün ömrü boyunca hiç uzun dönemli kurumadığını; ancak 1800’lerden bu yana defalarca kısa (zaman zaman 10’larca yıl) süreli kurumaların gerçekleştiğini kanıtlamaktadır. Paleoklimatolojik verilerimiz GÖ 6000, 3500 ve 2600 yıllarında uzun dönemli kuraklıkların gerçekleştiğini; ayrıca MS 700 ve MS 1200’lere tekabül eden ve muhtemelen iklimle ilişkili iki radikal bitki örtüsü değişiminin oluştuğunu göstermektedir. Üç yıl süren göl su kimyası izlemelerimiz Mogan Gölü’nün daha tuzlu ve sıcak olduğunu, gölleri besleyen derelerin kimyasında önemli farklılıkların bulunduğunu; ancak Mogan Gölü’nün kimyasının asıl belirleyicisinin güneydeki Çölovası deresi olduğunu kanıtlamaktadır.

Göllerin korunması ve yaşanan küresel ısınmayla mücadelede halkın rolünü dikkate alarak, proje bulgularından hazırladığımız broşür ile göllerin kıyısına yerleştirilecek popüler panonun özellikle işlevsel olacağını ümit ediyoruz.