PRENATAL DOPPLER BOZUKLUĞU OLAN SGA BEBEKLERDE ARALIKLI VE SÜREKLİ DRİP BESLENMENİN İNTESTİNAL PERFÜZYON ÜZERİNE ETKİSİNİN NEAR İNFRARED SPEKTROSKOPİ (NIRS) İLE DEĞERLENDİRİLMESİ


Sürmeli Onay Ö. (Yürütücü), Aydemir Ö., Tekin A. N., Velipaşaoğlu M., Tanır H. M.

Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje, 2020 - 2022

  • Proje Türü: Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje
  • Başlama Tarihi: Haziran 2020
  • Bitiş Tarihi: Haziran 2022

Proje Özeti

İntrauterin büyüme kısıtlılığı (IUGR) ve fetal Doppler velosimetri bozuklukları olan preterm bebeklerde beslenme intoleransı ve nekrotizan enterokolit daha sık görülmektedir. Çalışmamızın temel amacı, IUGR olan preterm doğmuş bebeklerde sürekli drip ve aralıklı beslenmenin splanknik oksijenizasyon üzerine olan etkisini değerlendirmektir. İkinci amaç ise, fetal splanknik dolaşım parametreleri ile yaşamın ilk haftasında gözlenen splanknik oksijenizasyon arasındaki ilişkiyi değerlendirmektir. Tek merkezli, prospektif, randomize olarak tasarlanan çalışmamıza 51 fetüs/bebek dahil edildi. IUGR olan fetüslerde umbilikal arter, orta serebral arter ve superior mezenterik arteri (SMA) içeren fetal Doppler ölçümleri kaydedildi. Preterm doğumdan sonra bebekler rastgele iki besleme yöntemine randomize edildi: sürekli drip (3 saat sürekli beslenme, 1 saat ara) veya aralıklı (3 saatte bir 10 dakikada bolus beslenme). Yaşamın ilk haftasında bebeklerin umbilikus altındaki karın bölgesine yapıştırılan NIRS probu ile sürekli bölgesel splanknik satürasyon (rSO2S) izlenmesi ile eş zamanlı olarak sağ koldan sürekli arteriyel oksijen satürasyon (SaO2) takibi yapıldı ve bebeklerin fraksiyonel oksijen ekstraksiyonları (FOE) hesaplandı. Yaşamın ilk haftasında bu parametrelerin günlük ortalamaları hesaplandı, ayrıca yaşamın yedinci gününde beslenme öncesi ve beslenme sonrası ölçümlerin ortalamaları hesaplanarak değerlendirildi. Çalışma kohortunun %72,5'inde fetal Doppler velosimetri bozuklukları mevcuttu. Sürekli Drip (26 bebek) ve Aralıklı Beslenme (25 bebek) grupları, demografik ve klinik özelliklerinin yanı sıra beslenme intoleransı ve nekrotizan enterokolit prevalansı açısından da benzerdi. Yaşamın ilk haftasında, Drip ve Aralıklı Beslenme Grupları arasında günlük ortalama rSO2S ve FOE değerleri arasında fark yoktu, ancak beslenmeyen bebekler çoğunlukla daha düşük rSO2S değerlerine sahipti. Yaşamın yedinci gününde değerlendirilen beslenme öncesi ve sonrası rSO2S değerleri her iki grupta da sabit seyretti, anlamlı bir fark gözlenmedi. Bununla birlikte fetal splanknik dolaşım parametreleri ile neonatal splanknik oksijenasyon arasında ilişki saptanmadı. RSO2S değerlerinin, gebelik yaşı ve doğum ağırlığı ile güçlü bir korelasyon gösterdiği tespit edildi. Yaşamın ilk haftası süresince, ilk iki gün hariç, göbek kateteri olan bebeklerin rSO2S değerleri, olmayan bebeklere göre anlamlı olarak daha düşük bulundu.

Sonuç: Verilerimiz, yaşamın ilk haftasında splanknik oksijenizasyonda beslenme şeklinin değil de beslenmenin asıl belirleyici faktör olduğunu göstermektedir. Ayrıca umbilikal ven kateterinin splanknik oksijenizasyon üzerinde olumsuz etkisi olduğu net olarak ortaya konmuştur.