KARABÜK-SAFRANBOLU PALEOJEN HAVZASINDAKİ PÜRÇÜKÖREN FORMASYONUNA AİT EVAPORİTLERİN JEOİSTATİKSEL ÖN DEĞERLENDİRMELERİ (BATI KARADENİZ BÖLGESİ, TÜRKİYE)


Creative Commons License

Demiral B.

ULUSLARARASI KATILIMLI SEDİMANTOLOJİ ÇALIŞMA GRUBU 2024 ÇALIŞTAYI, Tunceli, Türkiye, 5 - 09 Eylül 2024, ss.32

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Tunceli
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.32
  • Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Batı Karadeniz Bölgesi’nde İç Pontid Kenet Kuşağındaki Karabük-Safranbolu Havzasında yer alan ve ilk kez Tekin vd. (2019) tarafından tanımlanan Pürçükören Formasyonu evaporitik karakterdedir. Pürçükören Formasyonu farklı evaporitik litofasiyesler (masiv jips, bantlı-laminalı jips, nodüler jips, jipsarenit, seleniitk jips, satin-spar jips) içermektedir. ?Orta- Geç Eosen (?Bartoniyen- Priyaboniyen) yaşındaki (Tekin vd. 2019) Pürçükören Formasyonu altındaki Soğanlı Formasyonunu geçişli, üstündeki Akçapınar Formasyonu ile uyumludur.  Bu çalışmada Pürçükören evaporitlerinin oluşum koşullarını ortaya çıkarmak amacıyla XRD ve ICP-MS teknikleriyle element jeokimyası çalışmaları yapılmıştır. İnceleme alanındaki farklı lokasyonlara ait evaporit örneklerinin analiz sonuçları jeoistatistiksel açıdan birlikte korele edildiğinde sonuçların birbirleriyle uyumlu olmadığı görülmüştür. Bu nedenle Pürçükören evaporitleri havzanın doğusu (Terke, Gergen, Karcılar-Göde köyleri) ve havzanın batısı (Pürçükören köyü) şeklinde gruplandırılarak analizlerin korelasyonu ayrı ayrı yapılmıştır. Bu evaporitlerin esas oksit değerleri SiO2 (0,07-2,87), Al2O3 (0,01-0,63), Fe2O3 (0,0,23), MgO (0,02-2,45), CaO (29,9-38,55), Na2O (0,01-0,15), K2O (0,01-0,22), TiO2 (0,01-0,14), P2O5 (0,01-0,13), MnO (0,1), SO3 (37-24-47,0,6) aralıklarında yer almaktadır. İnceleme alanındaki evaporitlerin iz element değerleri ise; Cu (0,1-18), Ba (2-231), Zn (0,5-5), Ni (0,1-20), Co (0,2-20), Sr (283-25913), Zr (0,7-41), Rb (0,1-4), V (8-16), W (0,5-5), Mo (0,3-6,3), Pb (0,3-0,7), As (0,3-5) arasında, NTE değerleri de Y (0,1-3), Ce (0,2-30), La (0,5-16), Nd (0,3-0,5) arasında değişmektedir.  Bu çalışmada söz konusu bu element ve esas oksitlerde jeoistatistiksel cluster ve faktör analizleri yapılarak birbiriyle olan davranışları ortaya konulmuştur.  Bazı örneklerde SiO2 ve Al2O3 değerlerinin yüksek çıkması evaporit çökeliminin tek düze olmadığını ve ortama dışarıdan silisiklastik kırıntılı malzeme geldiğini göstermektedir. Dışarıdan gelen bu kırıntılı malzemeler (kuvars ve kil) petrografik çalışmalarda ve SEM-EDS analizlerinde de bilhassa bantlı-laminalı jips fasiyesinde gözlenmektedir.  SiO2;  K2O ile yüksek (+) korelasyon; Na2O, P2O5, TiO2, MgO, Ba, Sr ile düşük (+) korelasyon, Fe2O3 ile düşük (-) korelasyon sergilemektedir. SiO2‘in Al2O3 ve evaporitler için önemli parametre olan SO3 ve CaO ile olan korelasyonu havzanın doğusu ile batısı arasında farklılık göstermektedir. Havzanın doğusunda bu üç ilişki arasında (+) yönde bir etkileşim söz konusu iken, havzanın batısında (-) yönde olduğu görülmektedir. Bu durum, havzanın doğusundaki evaporitlerin SiO2 değerlerinin havzanın batısına göre daha yüksek olduğunu ve dışarıdan kırınıtılı malzeme geliminin havzanın batısına oranla doğusunda daha fazla olduğunu işaret etmektedir. CaO esas oksiti; TiO2 ve SO3 ile orta (+), K2O ile düşük (+), Ba, Sr, Cu, W ile orta (-) korelasyon sergilemektedir. Cluster analizi SO3, CaO, Ba, Sr’in oldukça benzer olduğunu göstermektedir. Özellikle Sr ile SO3 arasındaki bu benzerlik ortamdaki sölestin  (SrSO4) mineralinin varlığını işaret etmektedir.  Evaporitlerde gözlenen oldukça yüksek Sr (782,1-25913 ppm) değerleri normal denizel birincil jips/anhidrit (çoğunlukla alabastrin jips) çökelimini;  yüksek Ba değerleri ise; fay hatlarıyla ortama zaman zaman kısa periyotlu hidrotermal eriyiklerin geldiğini göstermektedir. Diğer pek çok örnek ise alabastrin ve porfiroblastik dokulu geç diyajenetik ikincil sığ denizel jipslerdir. Bazı örneklerde gözlenen oldukça yüksek Sr (782,1-25913 ppm) değerleri ortamda ikincil jipslerden ornatma şeklindeki geç diyajenetik sölestin mineralleşmelerine işaret etmektedir. Ayrıca  SEM-EDS çalışmalarında da bu sölestinler ile birlikte kalsit ve dolomit mineralleri de saptanmıştır.