Uluslararası Toplumdilbilim Araştırmaları Sempozyumu (TARA-2025), Diyarbakır, Türkiye, 29 - 31 Ekim 2025, ss.55-56, (Özet Bildiri)
Bu çalışma, edimsel işaretleyiciler olarak da bilinen söylem işaretleyicilerini, çağdaş sosyal teorinin önde gelen isimlerinden Jürgen Habermas’ın Iİletişimsel Eylem Kuramı (1981) çerçevesinde kuramsal olarak yeniden değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Söylem işaretleyicileri -en genel tanımı ile- konuşma akışını dü zenleyen, anlam ilişkileri kuran ve konuşmacı ile dinleyici arasındaki etkileşimi yönlendiren mikro-dilsel yapılardır. Çoğu zaman tek sözcükten oluşan bu ögeler; tutarlılık, bağdaşıklık, konu değişimi, vurgu, duygu aktarımı ile onay veya ret bildirme gibi işlevler üstlenmektedirler. Söylem işaretleyicileri, biçimsel, işlevsel ve anlamsal özelliklerine göre metinsel, etkileşimsel, bilişsel ve durumsal gibi alt gruplarda sınıflandırılmaktadırlar. Söylem işaretleyicilerinin iletişimsel süreçlerde üstlendiği işlevler, Habermas’ın dilin toplumsal boyutuna ilişkin yaklaşımıyla yakından ilişkilidir. Bu doğrultuda çalışmanın ilk aşamasında Habermas’ın (1981) dil, iletişim, müzakere ve rasyonaliteye ilişkin yaklaşımı ele alınmıştır. Habermas’a göre dil, bilgi aktarma aracı olmanın yanında, toplumsal uzlaşma ve rasyonel iletişimin temel zemini olarak işlev gö ren bir mekanizmadır. İletişimsel Eylem Kuramı’na (1981) gö re her dilsel eylem, doğruluk (truth), normatif uygunluk (rightness) ve içtenlik (sincerity) olmak üzere üç temel geçerlilik iddiası taşır ve bu iddialar konuşma sürecinde karşılıklı olarak müzakere edilir. Habermas'ın bu yaklaşımı, söylem işaretleyicilerinin toplumsal iletişimdeki işlevlerini anlamak için kuramsal bir çerçeve sunmuştur. Çalışmanın ikinci aşamasında ise Schiffrin (1987), Brinton (1996), Müller (2005), Fraser (2006; 2009), Maschler (2008) ve Kamacı Gencer'in (2023) söylem işaretleyicileri modelleri esas alınarak bu modeller, işlevsel ölçütler çerçevesinde incelenmiş ve ilgili modellerin Habermas’ın üç temel geçerlilik iddiasıyla kesişim noktaları belirlenmiştir. Söylem işaretleyicilerinin geçerlilik iddialarının mikro-dilsel düzeyde müzakere edilmesini sağlayan araçlar olduğu tespit edilmiştir. Bulgular, söylem işaretleyicilerinin salt dilbilgisel veya işlevsel ögeler olmadığını; toplumsal uzlaşma, yaşam dünyasının yeniden üretimi ile toplumsal rasyonalitenin inşasında da etkin rol oynadıklarını göstermektedir. Kanıtsal işaretleyicilerin doğrudan doğruluk iddiası, yüz koruma/korumama işaretleyicilerinin normatif uygunluk, konuşma biçimi işaretleyicilerinin ise içtenlik boyutuyla ilişkili olduğu görülmüştür. Söylem işaretleyicileri ayrıca kültürel hafıza ve topluluk aidiyeti sağlama işlevleriyle yaşam dünyasının kültürel boyutunu güçlendirmektedir. Özetle, mikro-dilsel yapılardan yola çıkarak makro düzeyde toplumsal işleyişe ilişkin kuramsal çıkarımlar yapmak, söylem işaretleyicilerinin toplumdilbilim ile eleştirel sosyal teori arasındaki ilişkiyi görünür kılmasına olanak sağlamıştır.
Anahtar Kelimeler: söylem işaretleyicileri, edimsel işaretleyiciler, iletişimsel eylem kuramı, Habermas, toplumdilbilim.