II. INTERNATIONAL FOOD, AGRICULTURE AND VETERINARY CONGRESS, Erzurum, Türkiye, 4 - 06 Ekim 2024, ss.205-211
Günümüzde, küresel şeker üretimi %81 oranında şeker kamışından ve %19 oranında şeker pancarından sağlanmaktadır. Türkiye’de ise şekerin tek kaynağı şeker pancarı olup, yıllık 2,45 milyon ton üretimle dünya genelinde beşinci, Avrupa’da ise dördüncü sırada yer almaktadır. Bitkilerin ışık, su ve besin maddelerini kullanan yabancı otların kontrolü, şeker pancarının verimi açısından kritik bir öneme sahiptir. Şeker pancarında yabancı ot mücadelesi yapılmadığı takdirde, verimde %100’e varan kayıplar yaşanabilmektedir. Geleneksel şeker pancarı tarımında yabancı otlarla mücadele genellikle mekanik ve kimyasal yöntemlerle gerçekleştirilmektedir. Şeker pancarı tarımında dar ve geniş yapraklı yabancı otların kontrolü amacıyla metamitron, chloridazon, ethofumesate, desmedipham ve phenmedipham gibi aktif maddeler içeren herbisitler ekim öncesi, ekim sonrası-çıkış öncesi ve çıkış sonrası dönemlerde kullanılmaktadır. Son yıllarda, asetolaktat sentaz (ALS) inhibitörü herbisitlere toleranslı, transgenik olmayan ve genetiği değiştirilmemiş şeker pancarı çeşitleri ıslah edilmiş ve ülkemizde de tescil edilmiştir. Conviso® Smart ismiyle ticarileşen bu şeker pancarı çeşitleri, foramsulfuron ve thiencarbazone-methyl olmak üzere iki aktif maddeli herbisite toleranslıdır. Düşük aktif madde miktarlarına rağmen, bu herbisitler hem yaprak hem de toprak yoluyla alınarak geniş bir yabancı ot grubunu etkilemektedir. Yapılan çalışmalarda, ALS-inhibitörüne toleranslı şeker pancarı tarımında kullanılan herbisitlerin yabancı ot kontrolünde etkinliği ve verim üzerindeki etkileri incelenmiştir. Bu araştırmalar, monokotiledon ve dikotiledon yabancı ot türleri üzerinde yüksek etkinlik sağlayan herbisitlerin özellikle kırmızı köklü tilkikuyruğu (Amaranthus retroflexus L.), sirken (Chenopodium album L.), siyah köpek üzümü (Solanum nigrum L.), küsküt (Cuscuta campestris L.) ve darıcan (Echinochloa crus-galli L.) gibi kontrolü zor yabancı otlar üzerinde etkili olduğunu göstermektedir. Yabancı otları kontrol etmek için ek bir herbisit uygulamasına genellikle gerek duyulmadığı, ancak bu etkinliğin yabancı otların gelişim evreleri ve uygulama zamanına göre değişiklik gösterebilmektedir. Örneğin, düşük dozlarda ve geç gelişim dönemlerinde yapılan uygulamaların yabancı ot kontrol etkinliğinde azalmalar meydana getirebilmektedir. Ayrıca, herbisit uygulamasının başarısı lokasyon, toprak koşulları ve hava durumu gibi çevresel faktörlerden de etkilenmektedir. Bu herbisitlerin şeker pancarına fitotoksik etkileri minimum düzeydedir ve şeker pancarına herhangi bir olumsuz etkisi tespit edilmemiştir. ALS-inhibitörü herbisitler kullanıldığında, şeker pancarından daha yüksek kök verimi ve şeker oranı sağlandığı ve bu artışa yabancı ot yoğunluğundaki azalmanın neden olduğu çeşitli araştırmalarla da ortaya konulmuştur. Sonuç olarak, ALS-inhibitör içeren herbisitlerin şeker pancarı tarımında yabancı ot kontrolünde genel kolaylık sağlaması, yüksek etkinliğe sahip olması, hızlı bir şekilde geniş alanlara uygulanabiliyor olması ve klasik herbisitlere göre uygulama esnekliği sağlaması nedeniyle ülkemizde kullanımının giderek yaygınlaşacağı beklenmektedir. Ancak, çevresel koşullar ve yabancı otların biyolojik özelliklerine bağlı olarak kontrol etkinliğinde değişiklikler görülebilmekte, herbisitlerin doğru doz ve zamanlamayla uygulanmasının kritik öneme sahip olduğu da söylenebilir.
Anahtar kelimeler: Beta vulgaris L., herbisit, ALS-inhibitörü, yabancı ot
Currently, 81% of global sugar production is derived from sugarcane, while 19% comes from sugar beet. In Türkiye, the production of sugar is dependent on sugar beet, with an annual yield of 2.45 million tons. Türkiye is fourth place in Europe and fifth place in the global sugar beet production. The control of weeds is of critical importance for the yield of sugar beet, as they compete with the crop for light, water, and nutrients. In the absence of an integrated weed management strategy, crop yield can decline by up to 100%. In conventional sugar beet farming, weed control is typically carried out through mechanical and chemical methods. Herbicides containing active ingredients such as metamitron, phenmedipham, and ethofumesate are used for the control of narrow and broadleaf weeds before sowing, pre-emergence, and postemergence periods. In recent years, non-transgenic and non-genetically modified sugar beet varieties that are tolerant to acetolactate synthase (ALS) inhibitor herbicides have been developed and registered in Türkiye. The sugar beet varieties marketed under the name Conviso® Smart are tolerant to two active ingredients, foramsulfuron and thiencarbazonemethyl. Despite the low quantities of active ingredients, these herbicides are absorbed both through foliage and soil, thereby effectively targeting a broad spectrum of weeds. Studies have examined the efficacy of herbicides used in ALS-inhibitor-tolerant sugar beet farming in controlling weeds and their impact on yield. These studies have demonstrated that the herbicides are highly effective on monocotyledonous and dicotyledonous weed species, particularly on difficult-to-control species such as redroot pigweed (Amaranthus retroflexus L.), lambsquarters (Chenopodium album L.), black nightshade (Solanum nigrum L.), dodder (Cuscuta campestris L.), and cockspur grass (Echinochloa crus-galli L.). In general, additional herbicide applications are not necessary for controlling these weeds. However, the efficacy of these herbicides may vary depending on weed growth stages and application timing. For instance, lower doses and late-stage applications may reduce weed control efficacy. Moreover, the success of herbicide application is influenced by environmental factors such as location, soil conditions, and weather. The herbicides have minimal phytotoxic effects on sugar beet, with no adverse effects observed. Various studies have demonstrated that the use of ALSinhibitor herbicides results in increased root yield and sugar content in sugar beet, which is attributed to the reduction in weed density. In conclusion, the increasing use of ALS-inhibitor herbicides in sugar beet farming in Türkiye is expected due to their ease of use, high efficacy, ability to be applied across large areas quickly, and greater flexibility compared to conventional herbicides. However, it is important to note that variations in control efficacy may occur due to environmental conditions and the biological characteristics of weeds, emphasizing the critical importance of correct dose and timing.
Keywords: Beta vulgaris L., herbicide, ALS-inhibitor, weed