7. ULUSLARARASI ASSAM İSLAM BİRLİĞİ MODELİ KONGRESİ Model ASRİKA Konfederasyonu Adalet Sistemi (2023), İstanbul, Türkiye, 23 - 24 Aralık 2023, ss.6-7
İnsanlık tarihinin başlangıcından itibaren Allah’ın dini İslam’dır. İslam bir aksiyon ve duruşun adı olup,
adaletin zıddı olan her türlü zulüm karşısında onurlu dik duruşu, tavır takınmayı ve mücadeleyi içerir.
Mahlukatın en şereflisi olarak tarif ettiği insanın ırkına, rengine, inancına hele de mezhebine bakmadan
ona yaratılış gayesine uygun muameleyi gerektirir. Ne yazıktır ki aynı kutsal değerlere sahip olmasına
rağmen yer yüzündeki Müslümanların birlik ve beraberliğine engel teşkil eden unsurların başında
mezhebî farklılar gelmektedir. Amaçları uğruna aynı çatı altında birleşebilen küfrün bin bir temsilcileri
karşısında, bugüne kadar dünya Müslümanlarının ortak tavrını yansıtacak olan İslam birliğinin tesis
edilememiş olmasının temelinde, İslam’ın kuşatıcı ve huzur verici adalet anlayışının tam manasıyla
hayata geçirilememiş olmasının etkisi büyüktür. İslam toplumundaki ayrışmalar ve bölünmeler,
maalesef adaleti temin etmekle yükümlü zalim idarecilerin tabiri caizse işine gelmektedir.
Karşısındakini ötekileştiren mezhepler, cemaatler ve tarikatlar, İslam’ın serinletici kardeşliğine muhtaç
aynı değerler etrafındaki Müslümanları birbirine kutuplaştırmaktadır. Bugün İslam’ın, ümmeti aynı
gaye ve çatı altında buluşturacak, hak-hukuk bilen, ötekileştirmeyen, bilakis birleştiren vizyon sahibi
idarecilere ihtiyacı vardır. Peygambersiz hayata ayak uydurmada başarılı olamayan ilk dönem İslam
toplumları ve idarecilerinin açmış olduğu Mezhep yaralarının üstünü, bugün ulvî gayeler uğruna
kapatmak ve mezhep kimliklerini bir kenara bırakıp İslam’ın gerçek misyonuna sarılmak her İslam
idarecisi ve toplumunun aslî görevidir. İnsanlığa görüşleriyle yön veren ilim adamları farklı fikirlerde
olsalar bile, kaynağı Kur’an ve Sünnet olan İslam dininin birliğinin tesis edilmesi için hoşgörü ve saygı
çerçevesinde karşıt görüşlere gönül kapılarını açmalıdır. Nitekim herkesin ortak kabulü olan Kuran ve
Sünnet; temelinde siyasî-politik kaygılar bulunan Şii, Sünni vb. ayrımları kabul etmez. Bazı İslam
devletleri ve siyasetçileri, haksız rekabet ortamları oluşturarak dünya Müslümanlarının bölünmesine ve
birbirlerini hakir görmelerine sebep olan davranışlara imza atmaya devam etmektedirler. Bu yüzden
dünya Müslümanları, toplumsal barışı bozan ekonomik dengesizlikler başta olmak üzere ilimde, sanatta
ve teknolojide sosyolojik ve psikolojik sonuçları son derece ağır olan yaptırımlarla karşı karşıya
kalmaktadır. Tam da bu noktada İslam devletlerinin istiklali açısından bir can simidi mesabesinde
gördüğümüz İslam Birliği Adalet Teşkilatının tesisi açısından, Müslümanların gönül birliğine engel
teşkil eden mezhebî farklılıkların bir kenara bırakılarak İslam’ın özünde birleşmek tüm dünya
Müslümanları ve İslam devletleri açısından son derece önemlidir. İslam devletlerinin ve dünya
Müslümanlarının bölünmüşlüğünün sadece İslam karşıtlarının ekmeğine yağ süreceği, vicdan ehlinin
ortak kanaatidir.