6. Uluslararası Dirençlilik Kongresi, Ankara, Türkiye, 16 - 18 Aralık 2024, ss.1-5
Bu çalışmanın
amacı, afetlere karşı dayanıklı bir ekonomi inşa etmenin önemini vurgulamak ve
küresel örneklerden yola çıkarak Türkiye’ye özgü çözüm önerilerini
geliştirmektir. Doğal afetler, ekonomik büyüme ve sosyal refah üzerinde kalıcı
olumsuz etkiler yaratmakta, bu durum ise etkili bir strateji ve bütünleşik
politikaların geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Afetlerin yol açtığı
kayıpları en aza indirmek için sadece fiziki yapıların değil, aynı zamanda
sosyal yapının da güçlendirilmesi gerekmektedir. Japonya, Bangladeş ve Hollanda
gibi ülkelerin başarılı afet yönetimi uygulamaları, Türkiye için değerli
dersler sunmaktadır. Örneğin, Japonya’nın sismik dirençli şehir planlaması,
inşaat standartları ve teknoloji kullanımıyla depremlere karşı hazırlıklı olma
konusundaki yaklaşımını ortaya koymaktadır. Bangladeş, sel felaketlerine karşı
toplumsal dayanışmayı ön planda tutan ve yerel toplulukları güçlendiren bir
model geliştirmiştir. Hollanda’nın mühendislik çözümleri ise su yönetimi ve
iklim değişikliği ile mücadele konularında örnek teşkil etmektedir. Türkiye’de,
kentsel dönüşüm ve sigorta sistemleri açısından güçlendirilmesi gereken afet
yönetim politikaları, deprem ve iklim değişikliği kaynaklı risklerle başa
çıkmak için kritik bir öneme sahiptir. Tarımsal alanda sürdürülebilir
stratejilerin geliştirilmesi, gıda güvenliğini sağlamak açısından gereklidir.
Toplumun afet bilincinin artırılması ve sosyal dayanışmanın güçlendirilmesi,
afetlere karşı direncin artırılmasında hayati bir rol oynamaktadır. Sonuç
olarak, Türkiye’nin ekonomik büyümesi ve sürdürülebilir kalkınması, ancak
afetlere dayanıklı bir altyapı ve toplumsal birlikle mümkün olacaktır. Küresel
deneyimlerden ders alarak Türkiye’ye özgü çözüm önerilerinin hayata
geçirilmesi, sürdürülebilir güçlü bir geleceğin temellerini atacaktır.
The aim of this paper is to emphasize the importance of building a
disaster-resilient economy and to develop Türkiye-specific solutions based on
global cases. Natural disasters have lasting negative impacts on economic
growth and social welfare, necessitating the development of effective
strategies and integrated policies. To minimize the losses caused by disasters,
it is essential to strengthen not only physical infrastructure but also the
social fabric. Successful disaster management practices from countries like
Japan, Bangladesh, and the Netherlands provide valuable lessons for Türkiye.
For instance, Japan’s seismic-resistant urban planning and construction
standards highlight its earthquake preparedness through advanced technology.
Bangladesh has developed a model that prioritizes community solidarity and
empowers local communities to respond to flood disasters. Meanwhile, the
Netherlands’ engineering solutions serve as an example for water management and
climate change adaptation. In Türkiye, it is crucial to strengthen disaster
management policies concerning urban transformation and insurance systems to
address risks associated with earthquakes and climate change. Developing
sustainable strategies in the agricultural sector is essential for ensuring food
security. Increasing public awareness of disaster preparedness and
strengthening social solidarity play a vital role in enhancing resilience
against disasters. Ultimately, Türkiye’s economic growth and sustainable
development can only be achieved through a resilient infrastructure and social
cohesion in the face of disasters. By learning from global experiences and
implementing Türkiye-specific solutions, we can lay the foundations for a
sustainable and strong future.