Fissure Variations in the Lungs on Computed Tomography


Emekli E.

3nd International Congress on Sports, Anthropology, Nutrition, Anatomy and Radiology, Ankara, Türkiye, 6 - 08 Ekim 2022, ss.131-136

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.131-136
  • Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Amaç: Akciğer fissürleri embriyolojik olarak bronkopulmoner segmentleri birbirinden ayırırlar. Erişkin yaşamında da interlober düzlemde fissürler devamlılık gösterir (Magadum, Dixit& Bhimalli, 2015). Görüntüleme yöntemlerinin artmasıyla birlikte fissürlerde çok fazla varyasyon tespit edilmeye başlanmıştır (Cronin vd., 2010). Özellikle akciğer görüntülemesi için kullanılan bilgisayarlı tomografi (BT) ile fissürlerdeki anatomik varyasyonların tespiti cerrahi öncesi planlamada önemlidir. Fissürlerin yokluğu veya ekstra fissür varlığı lobları ayırmada teknik zorluklara yol açabilir ve postoperatif hava kaçağı, kan kaybı ve bronkoplevral fistül riskinde artışa neden olabilir (Mpolokeng, Madolo, Louw& Gunston, 2022; Sudikshya, Shrestha, Shah& Jha, 2018). Bu nedenlerle biz de Toraks BT çekilen hastalarda fissürlerdeki anatomik varyasyonları bulmayı, her iki cinsiyette fissürlerdeki anatomik varyasyonları karşılaştırmayı, her iki akciğerdeki fissürlerdeki anatomik varyasyonları karşılaştırmayı amaçladık.

Gereç ve Yöntem: Çalışmamıza 01.07.2022-15.07.2022 tarihleri arasında toraks BT tetkiki çektiren tüm hastalar dahil edilmiştir. Toraks BT’si tanısal kalitede olmayan, akciğer operasyon, öyküsü olan, akciğer majör travma öyküsü olan hastalar çalışmaya dahil edilmemiştir. Hastaların cinsiyetleri, akciğer fissürlerinin (sağ oblik, sağ horizontal, sol oblik) devamlılık durumu (komplet, inkomplet, yok), aksesuar fissür varlığı (süperior aksesuar, inferior aksesuar, sol horizontal) ve varyasyonun tarafı kaydedildi (Manjunath vd., 2022; Quadros, Palanichamy& D'souza, 2014). Cinsiyetler arası fissür sıklığı ki-kare testi kullanılarak değerlendirilmiştir.

Bulgular: Çalışmamızın yapıldığı tarihlerde 368 toraks BT çekilmişti. Bunlarda 14 tanesi fissürleri değerlendirmek için tanısal kalitede olmadığı için, bir tanesi operasyon öyküsü olduğundan, bir tanesi geçirilmiş travma öyküsünden dolayı çalışmaya dahil edilmedi. Geriye kalan 211 erkek, 141 kadın, toplamda 352 hasta çalışmaya dahil edildi. Yaş ortalaması 38,34 ± 13,18 yıl , erkeklerde 37,53 ± 13,06 yıl , kadınlarda 39,55 ± 13,31 yıl olarak tespit edildi. Hastaların 95/352 (%26,99) tanesinde toplamda 105 adet varyasyon tespit edildi. Bu hastaların 61/211’i (%28,91) erkek, 34/141’i (%24,11) kadındı. Altı erkek, dört kadın hastada her iki lobda birer tane olmak üzere iki varyasyon vardı.Varyasyonların 71 (% 67,62) tanesi sağda, 34 (% 32,38)tanesi soldaydı. Sağ oblik fissür 343(% 97,4) hastada tam, dokuz (% 2,6) hastada kesintili; sağ horizontal fissür 324 (% 92)hastada tam, 14 (% 4)hastada kesintili, 14 (% 4)hastada ise yoktu. Sol oblik fissür 336(% 95,5) hastada tam, 16 (% 4.5)hastada kesintili olarak izlendi. 14 (% 4)sağ süperior aksesuar, bir (% 0,3) sol süperior aksesuar, 18 (% 5,1)sağ inferior aksesuar, sekiz(% 2,3)sol inferior aksesuar fissür, dokuz (% 2,6) sol horizontal fissür, bir (% 0,3)sağ anterobazal- laterobazal segment arasında aksesuar fissür, bir (% 0,3)sağ orta lob medial ve lateral segmenti arasında aksesuar fissür olmak üzere sağda 34(% 9,7), solda 18(% 5,2) toplamda 52(% 14,8) aksesuar fissür tespit edildi. Her varyasyon için ve toplamda cinsiyetler arasında anlamlı istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı. Sağ tarafta varyasyon sıklığı daha fazla olmakla birlikte bu fark istatistiksel olarak anlamlı değildi.

Sonuç: Çalışmamızda en sık varyasyonlar sağhorizontal fissürde kesinti, sağ horizontal fissürün olmaması ile sol kesintilioblik fissürlerdir. En sık aksesuar fissür ise sağ inferior aksesuar fissürdür. Önceki çalışmalarla birlikte değerlendirildiğinde literatürde çok çeşitli varyasyonlar değişik sıklıklarda bildirilmiştir (Ariyürek, Gülsün& Demirkazik, 2001; Gopalakrishna, Deepalaxmi, Somashekara& Rathna, 2017; Joshi vd., 2022). Lobar ve fissürel anatomik mimariye hakim olmak klinik olarak bronkopulmoner segmentlerin yerlerinin belirlenmesi ve konumlarının bilinmesi için gereklidir. Bu çeşitlilik nedeniyle cerrahi prosedürleri gerçekleştirirken ve radyolojik görüntülerin yorumlanmasında varyasyonlara hakim olmak gerekmektedir.