Sürdürülebilir Kalkınma ve Ekonomi, N. M. Hamzaoğlu,İ. Ertek, Editör, İstanbul Kültür Üniversitesi Yayınları, İstanbul, ss.501-510, 2022
Hukukun üstünlüğü, bir ülkenin ekonomik çıktılarını ve iyi yönetimini
belirleyen en önemli kavramlardan biri olarak kabul edilmektedir. Zira hukukun
üstünlüğü, yasaların temel hakları koruduğu ve adaletin herkesin
erişebildiği, hükümet de dâhil olmak üzere hiçbir gücün yasaların üstünde
bulunmadığı bir ortama karşılık gelmektedir. Dolayısıyla bu kavram, kanunla
tanımlanan ve güvenilirlik, öngörülebilirlik ve “kanun yoluyla yönetme”
prosedürleri ve hesap verebilirlik mekanizmaları yoluyla pratik olarak
uygulanan ortak bir standartlar eylemi seti anlamına gelmektedir. Bu bağlamda hukukun
üstünlüğünün, ekonomik sürdürülebilirliğin sağlanmasında önemli ölçüde
etkili olması beklenmektedir. Zira hukukun, toplumdaki ilişkiler örüntüsünün
herhangi bir tarafı olması değil, taraflar arasındaki adaleti tesis eden bir
çatı olması gerektiği düşüncesi kendine önemli bir yer bulmuştur. Hukukun
toplumsal ilişkilerdeki konumunun doğru olmaması, toplumda bir sosyal sermaye
eşitsizliğine yol açmakta ve bu arkasından gelen diğer pek çok eşitsizliği ya
da adaletsizliği yaratmaktadır. Bu çalışmanın temel amacı, ekonomik
sürdürülebilirlikte hukukun üstünlüğünün rolünün incelenmesidir. Ekonomik
refahın sağlanması kuşkusuz hukukun üstünlüğünün yanında gelişmenin
devamlılığını sağlayacak kurumların oluşturulmasını ve korunmasını da
gerektirir. Çalışma bu kapsamda çevreden enerjiye, turizmden ticarete, tarımdan
sanayiye ekonominin her boyutunda “sürdürülebilir” bir iklimin oluşturulması
için gerekli olanaklar bütününe odaklanmaktadır. Bu doğrultuda hukukun
üstünlüğünün devlet organizasyonu ve kurumların işlerliğini güçlendirerek
ekonominin piyasa dinamikleri çerçevesinde denge çözümleri üretebilmesine
olanak sağlayacak yegâne çözüm yolunu sunduğu ifade edilebilir. Nitekim
toplumda hukukun üstünlüğü bakımından bir konsensüsün sağlanması pratikte
uygulanabilir nitelikte, çevresel açıdan hassas ve sosyal olarak sorumlu olan
koşulların oluşmasına olanak sağlar.
Rule of law has
been considered as one of the key concepts that determine the economic outputs
and good governance of a country. Because rule of law means that no one,
including government is above the law, where laws protect fundamental rights,
and justice is accessible to all. So, it implies a set of common standards for
action, which are defined by law and enforced in practice through procedures
and accountability mechanisms for reliability, predictability, and
“administration through law”. In this context, the rule of law is expected to
be significantly effective in ensuring economic sustainability. Because the
idea that law should be a framework that establishes justice between units, not
just any side of the pattern of relations in society, has found an important
place. The incorrect position of law in social relations leads to an inequality
of social capital in the society and this creates many other inequalities or
injustices that follow. The main aim of this study is to investigate the role
of the rule of law in economic sustainability. Undoubtedly, ensuring economic
prosperity requires the establishment and protection of institutions that will
ensure the continuity of development as well as the rule of law.
In this context, the study focuses on the
opportunities required for the creation of “sustainable” infrastructure in all
aspects of the economy, from the environment to energy, from tourism to trade,
from agriculture to industry. In this respect, it can be stated that the rule
of law offers the only solution that will enable the economy to create
equilibrium solutions within the framework of market dynamics by strengthening
the operability of state organizations and institutions. Thus, achieving a
consensus in society regarding the rule of law allows conditions to be created
that are practically viable, environmentally sensitive, and socially
responsible.