Uluslararası Katılımlı 77. Türkiye Jeoloji Kurultayı , Ankara, Türkiye, 15 - 18 Nisan 2025, ss.175, (Özet Bildiri)
Bu
çalışmada, Eskişehir ili Odunpazarı ilçesinde yer alan Sümer Mahallesi’nin
zemin özellikleri ve deprem davranışı kapsamlı bir şekilde incelenmiştir. Söz
konusu incelemeler, sahada açılan 100 adet zemin sondajına ilişkin jeoteknik ve
laboratuvar verileri ile 15 adet mikrotremor ölçümünün değerlendirilmesiyle
gerçekleştirilmiştir. Öncelikle, her bir sondaj noktasında elde edilen standart
penetrasyon testi (SPT) sonuçları, zemin sınıflandırma deneyleri ve diğer
fiziksel özellikler incelenerek, bölgedeki zemin profilleri ortaya çıkarılmış
ve olası zemin davranışını anlamaya yönelik önemli parametreler belirlenmiştir.
Bu analizler sayesinde, inceleme alanındaki farklı zemin birimlerinin
kalınlıkları, geçiş zonları ve mühendislik özellikleri detaylı bir biçimde
tanımlanmıştır.
Ardından,
laboratuvar deneyleri sonucunda elde edilen özgül ağırlık, dane boyu dağılımı,
likit limit, plastik limit gibi parametrelerden yararlanılarak zeminlerin
sıvılaşma potansiyeli değerlendirilmiştir. Bu aşamada, uluslararası kabul görmüş
sıvılaşma analiz yöntemleri (örneğin, Seed ve Idriss yaklaşımı) temel alınarak
sıvılaşma güvenlik katsayıları hesaplanmış ve farklı deprem senaryoları altında
zeminlerin göstereceği davranışlar yorumlanmıştır. Elde edilen bulgular,
özellikle gevşek ve siltli kumların yoğun olduğu bölgelerde sıvılaşma riskinin
arttığına işaret etmektedir. Bu durum, yapısal tasarım ve kentsel planlama
çalışmalarında dikkate alınması gereken kritik bir husus olarak öne
çıkmaktadır.
Öte
yandan, 15 adet mikrotremor ölçümünden yararlanılarak bölgedeki hâkim titreşim
periyotları ve sismik dalga hız profilleri belirlenmiştir. Bu veriler ışığında,
yerel zemin koşullarının deprem dalgaları üzerindeki büyütme (site
amplification) etkileri analiz edilmiş, farklı derinlik ve zemin türlerine göre
büyütme oranları değerlendirilmiştir. Elde edilen sonuçlar, bazı noktalarda
yüksek zemin büyütme değerlerinin gözlemlendiğini ve bu durumun, özellikle
gevşek zeminlerin bulunduğu kesimlerde yapıların daha fazla sismik yüke maruz
kalabileceğini göstermiştir.
Analiz
sonuçları, Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) altyapısı kullanılarak haritalanmış
ve Sümer Mahallesi özelinde hem sıvılaşma risk dağılımı hem de zemin büyütme
potansiyeli haritaları oluşturulmuştur. Bu haritalar, mahallenin farklı bölgelerinde
zemin kaynaklı risklerin nasıl değiştiğini net bir biçimde ortaya koymaktadır.
Sonuçlar, bölgenin deprem tehlikesi açısından dikkatle ele alınması gerektiğini
gösterirken, gelecekte yapılacak kentsel dönüşüm, yapılaşma planları ve afet
yönetimi çalışmalarına temel teşkil edecek önemli bilgiler sunmaktadır. Bu
sayede, yapı güvenliği artırılabilecek, olası hasarların en aza indirilmesi ve
daha dirençli kentleşme stratejilerinin geliştirilmesi mümkün olacaktır.
In
this study, the soil characteristics and seismic behavior of Sümer
Neighborhood, located in the Odunpazarı district of Eskişehir province, were
comprehensively examined. The investigations were carried out using
geotechnical and laboratory data from 100 soil borings opened in the field,
along with 15 microtremor measurements. First, the Standard Penetration Test
(SPT) results obtained at each boring point, along with soil classification
tests and other physical properties, were analyzed to determine the soil
profiles in the region and to identify critical parameters for understanding
possible ground behavior. Through these analyses, the thicknesses, transition
zones, and engineering properties of different soil units in the study area
were detailed.
Subsequently,
the liquefaction potential of the soils was assessed based on parameters such
as specific gravity, grain size distribution, liquid limit, and plastic limit
derived from laboratory experiments. During this stage, internationally
recognized liquefaction analysis methods (e.g., Seed and Idriss approach) were
employed to calculate liquefaction safety factors, and the behavior of the
soils under various earthquake scenarios was interpreted. The findings indicate
an increased risk of liquefaction in regions where loose and silty sands are
prevalent, highlighting a critical issue that must be considered in structural
design and urban planning.
Additionally,
15 microtremor measurements were used to determine the predominant vibration
periods and seismic wave velocity profiles in the region. Based on these data,
the site amplification effects of local soil conditions on seismic waves were
analyzed, and amplification ratios were evaluated for different depths and soil
types. The results show that some locations exhibit high soil amplification
values, suggesting that structures in areas with loose soils may be subject to
higher seismic loads.
The
analysis results were mapped using a Geographic Information Systems (GIS)
infrastructure, and both liquefaction risk and soil amplification potential
maps specific to Sümer Neighborhood were produced. These maps clearly
illustrate how soil-related risks vary across different parts of the neighborhood.
While the findings underscore the importance of carefully addressing the
seismic hazard in this region, they also offer critical insights that will
underpin future urban transformation, development plans, and disaster
management efforts. In doing so, it becomes possible to enhance structural
safety, minimize potential damage, and develop more resilient urban strategies.