I. Uluslararası Din ve İnsan Sempozyumu ”Din, Dil ve İletişim”, Eskişehir, Türkiye, 10 - 12 Ekim 2019, ss.68-76
1970’li yıllarda dilbilimin bağımsız bir alt disiplini olarak ortaya çıkan toplum dilbilim, dil ve
toplumsal olgu arasındaki ilişki ve etkileşimi inceleyen disiplinlerarası bir çalışma alanıdır. Bu çalışma
alanının ana teması olan dil, insan ve toplum kavramları ile iç içe geçmiş durumdadır. İletişim halindeki
konuşucu ve dinleyicinin toplumsal statüleri ile şekillenen söylem biçimlerini odak noktasına alan
toplum dilbilim, dilsel ve toplumsal yapılar arasındaki ilişkileri tespit etmeye çalışmaktadır. Toplum
dilbilim, söz konusu ilişkileri araştırırken çoğu zaman etnografi-etnoloji ile temas halindedir. Etnografietnoloji, toplumları kültür açısından sistematik biçimde ele alan ve kökeni kültürel antropolojiye
dayanan bir bilim dalıdır. Etnografi-etnoloji ile yakından ilişkili olan etnometodoloji ise -kültürel
antropoloji ile benzer görüşleri paylaşsa da- kültürü belirli bir bilgi toplamı olarak tanımlama hususunda
diğer disiplinlerden farklı bir tutum benimsemektedir. Daha çok sözlü iletişimi temel alan
etnometodolojik araştırmalar, genellikle insanların günlük aktiviteleri ile ilgilenmektedir.
Etnometodolojik bağlamda gündelik dil, hem toplumsal gerçekliği betimleyen hem de toplumsal
gerçekliği yeniden inşa eden bir olgudur. Bu bakış açısına göre toplumsal olgular, sabit nesneler olmayıp
gündelik metodolojiyi kullanan insanların devam eden etkinlikleri ile üretilir ve inşa edilir.
Konuşmalarımıza anlam kazandırmamızı sağlayan bağlamsal yeniden inşaları araştıran ve daha çok
söylem analizi üzerine yoğunlaşan araştırmacılar, çoğu zaman sosyolojide özerk bir alanın temsilcisi
olarak da anılmışlardır. Toplum dilbilimciler, etnologlar ve etnometodoloji üzerine araştırma yapanları
ortak paydada buluşturan şey kuşkusuz dildir. Toplum dilbilimciler, etnografik-etnolojik ve
etnometodolojik çalışmaları sosyal kategoriler ve dilbilim ile birlikte çalışan bir alan olarak
nitelendirerek, toplum dilbilimsel araştırmalarda sosyolojik ve kültürel ilkelerin oldukça önemli
olduğunu vurgulamışlardır. Bu araştırmacılara göre bir toplumun dili onun kültürünün yansımasıdır.
Anlamlar ve diller ait oldukları kültürler hakkında çok fazla şey söylerler. “Dilin anlamsal yapısı,
konuşucunun kültürünü ve günlük hayatını yansıtır” önermesinden hareketle bu çalışmada toplum
dilbilimcilerin dili incelerken kullandıkları etnografik-etnolojik ve etnometodolojik yaklaşımlar; dilsel
görelilik, kültürdil, iletişimsel yeterlilik, gündelik dil ve etnodilbilim kavramları eşliğinde tartışılacak ve
söz konusu üç farklı araştırma alanının kesişme noktaları tespit edilecektir.
Sociolinguistics, which emerged as an independent sub-discipline of linguistics in the 1970s, is
an interdisciplinary field of study examining the relationship and interaction between language and
social phenomena. The main theme of this field is the language which intertwined with the concepts
of human and society. Sociolinguistics focuses on the discourse shaped by the social status of speaker
and listener and, it tries to determine the relations between linguistic and social structures.
Sociolinguistics is often in contact with ethnography-ethnology when investigating these relations.
Ethnography-ethnology is a field that systematically treats societies in terms of culture and its origins
are based on cultural anthropology. Ethnomethodology, which is closely related to ethnography,
adopts a different attitude from other disciplines in terms of defining culture as a certain sum of
information, although it shares similar views with cultural anthropology. Ethnomethodologic studies,
mostly based on verbal communication, are generally concerned with the daily activities of people. In the ethnomethodological context, everyday language is a phenomenon that both describes social
reality and reconstructs social reality. From this perspective, social phenomena are not fixed objects.
They are produced and constructed through ongoing activities of people using everyday methodology.
Researchers who search for contextual reconstructions that give meaning to our conversations and
focus on discourse analysis are often referred to as an autonomous field in sociology. It is undoubtedly
language that brings together sociolinguist, ethnologists, and researchers on ethnomethodology in a
common ground. Sociolinguists have described ethnographic-ethnologic and ethnomethodological
studies as a field that works together with social categories and linguistics, emphasizing the importance
of sociological and cultural principles in sociolinguistic research. According to these researchers, the
language of a society is a reflection of its culture. Meanings and languages say a lot about the cultures
to which they belong. Based on the proposition of “the semantic structure of language reflects the
culture and daily life of speaker” in this study, ethnographic-ethnologic and ethnomethodological
approaches which used by sociolinguists in research of language, will be discussed with the concepts
of linguistic relativity, linguaculture, communicative competence, everyday language and
ethnolinguistics and, the intersection points of the three different research areas will be identified.