Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi, cilt.4, sa.8, ss.939-952, 2022 (Hakemli Dergi)
Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi, Fransız İhtilali ve Viyana Kongresi’nin ardından günümüz Avrupa Devletlerinin sınırları şekillenmeye başlarken bu sınırlar içerisinde yaşayan toplumları “tanımlama” anlayışı da değişmiştir. Milliyetçiliğin ideolojik olarak hükümetlerin gündeminde olması, hâkim ideoloji çerçevesinde topluma yön verilmesi ile sonuçlanmıştır. Yönetimler tarafından toplumu kendi baskın görüşleri altında toplayabilmek için çeşitli araçlar üretilmiştir. Bu süreçte kentler, toplumsal dönüşüme neden olan esas araçlardan biri olarak öne çıkmıştır. Medeniyetin beşiği olarak göz önünde bulundurulan kentler, tarih boyunca baskın ideolojinin nesiller arası aktarımını sağlayan dinamiklerden olmuştur. Kentlerin kırsal bölgelere nazaran her türlü imkâna sahip olması, bu bölgelerin demografik merkez haline gelmesini sağlamıştır. Kentlerde ortaya çıkan demografik üstünlük, topluma aynı ülkü etrafında birleşme imkânı verdiği gibi, benzer davranış şekilleri geliştirmede de etkili olmuştur. Hususi olarak ulus devletlerin ortaya çıkışı, kentsel alanda ulusal figürlerin artmasına, nüfusun bu sembollerle etkileşimine ortam hazırlamıştır. Parklar, caddeler, sokaklar, çeşitli özel ve kamusal alanlar kent içerisinde kentsel mekânlara örnek oluşturmaktadır. Ulus düşüncesine paralel olarak kentsel mekânlar, ulusal sembollerle süslenmiş; toplum üzerinde etkisi güçlü olan figürler ön plana çıkarılmıştır. Kentsel mekânlara örnek teşkil eden alanlardan biri de meydanlardır. Toplanma, sosyalleşme, buluşma, zaman geçirme gibi çeşitli taleplere cevap veren meydanlar, kentin stratejik alanlarında konumlanmıştır. Hem bireyler hem de araçlar için işleve sahip meydanlar, kent içi ulaşımın yoğun olarak yapıldığı, insanlar arası iletişimin kurulduğu, kolektif bilincin hem aktarıldığı hem de diri tutulduğu alanlardır. Egemen güç tarafından ulusallaştırılan meydanlar, ideolojiler ekseninde dönüşüme uğramışlardır. Ulusal imgelerin eklenmesi ile de meydanlar, ulus kimliğin oluşumuna katkıda bulunmaktadırlar. Bu kentsel mekânların bir kısmı Kafkasya’nın en önemli merkezlerinden biri olan Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de konumlanmaktadır. Tarihi geçmişe sahip Bakü 19. yüzyılın başından itibaren Rusların hâkimiyeti altında kalmıştır. 1918- 1920 yılları arasında Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin bağımsız şehri olarak literatürde yer almasına karşın; hemen sonrasında Sovyetler Birliği’nin yönetimine geçmiştir. Rus kültürünün baskın olduğu dönemde Bakü, siyasi ideolojiye paralel olarak çeşitli değişimlere uğramıştır. Rus medeniyetini ön plana çıkarmak, Rus dilini kentsel alanda yaygın hale getirmek, toplumu Rus ideolojisi altında birleştirmek, Rus yönetimlerinin temel amaçlarından olmuştur. Bu amaçlar doğrultusunda Bakü’nün tasarımı siyasi düşünceye hizmet edecek şekilde gerçekleşmiştir. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından geçmişin izlerini silip, kendi milli ideolojisini kurmaya çalışan Azerbaycan, bu politikaya uygun olarak birtakım adımlar atmıştır. Bakü ulus düşüncesinin sergileneceği temel mekânlardan biri olarak düşünülmüş, bu doğrultuda kurgulanmıştır. Çalışmada meydanların kentsel alandaki yeri araştırılarak Bakü’de bulunan 20 Yanvar, Azadlık ve Fevvareler meydanının ulus kimliği üzerindeki etkisi değerlendirilmiştir.