Safra kesesi ve karaciğer askısı destekli 3 port laparoskopik Tip 1C koledok kist eksizyonu ve hepatikoduodenostomi


Arda M. S., Abbasov T., Öztunalı Ç., İlhan H.

39. Ulusal Çocuk Cerrahisi Kongresi, İzmir, Türkiye, 2 - 05 Kasım 2022, ss.5

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: İzmir
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.5
  • Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Koledok kisti (KK) daha çok kız cinsiyet ve uzak doğu toplumlarında görülen doğumsal anomalidir. Huzursuzluk, karın ağrısı, sarılık ve kusma gibi yakınmalara neden olur. Tekrarlayan kolanjit ve pankreatit, uzun dönemde karaciğer hasarı ve malign transformasyona neden olabilir. Hepato-jejunostomi (HJ) klasik cerrahi yaklaşımdır. Son dönemde laparoskopik yaklaşım ile birlikte hepato-duodenostomi (HD) tercih edilmektedir. Çalışmamızda, üç port kullanılarak yapılan laparoskopik KK eksizyonu, kolesistektomi ve HD yaklaşımı sunulmuştur.

3 aylık kız olgu sarılık, ateş, huzursuzluk ve kusma yakınmaları ile acil servise başvurmuş. İncelemeler sonucunda kolanjitin eşlik ettiği KK saptanarak kliniğimize refere edilmiştir. Konservatif tedaviye yanıt veren olgu izleme alındı. Manyetik rezonans kolanjio-pankreotografi görüntüleri tip 1C KK ile uyumlu bulundu. 1 yaşına kadar izlenen olguya girişim planlandı. Göbek, sağ ve sol kadranlardan yerleştirilen 3 mm’lik 3 port ile yerleştirildi. İlk olarak yapılan kolanjiografi ile anatomi ortaya kondu. Falsiform ligamanına konulan çift geçişli askı sütürü ile karaciğer karın ön duvarına; safra kesesi de diyafragmaya asıldı. Kist anteriordan başlanarak diseke edildi. Duodenum koherize edilerek distal normal koledok ortaya kondu. Endoklip ile distal koledok bağlandı. Daha sonra proksimalde normal ortak hepatik safra kanalı ortaya konana kadar diseksiyona devam edildi. KK'nin tamamı ve koledok kısmen eksize edildi. Sağ ve sol ana safra kanalları gözlendi. Mobilize edilen duodenum ile ortak safra kanalı tek tek sütür ile anastomoz yapıldı. Loja penröz dren bırakıldı. Postoperatif 1. gün normal kıvam ve renkte gaitası olması üzerine ağızdan beslenmeye başlandı. Beslenme sonrası sorunu olmayan olgunun penröz dreni çekilerek postoperatif 2. gün taburcu edildi. Postoperatif 6. ayında sorunsuz izlemine devam edilmektedir.

Sonuç olarak, çalışmamız HD’nin laparoskopik olarak çocuklarda güvenle uygulanabileceği ve ameliyat sonrası derlenmenin açık cerrahiye göre daha hızlı olabileceğini göstermektedir. HD; safra drenajı açısından normal yapı ve fizyolojiye uygun bir anatomi sağladığı için uzun dönem sonuçlarının daha olumlu olacağı kanısındayız.