İNSÜLİN DİRENCİNİN BİYOKİMYASAL PARAMETRELERLE TAHMİNİ: YENİ BİR MODEL ÖNERİSİ


Creative Commons License

Manav C., Işıklar Ö. Ö., Kocatürk E., Çolak E.

TÜRK KLİNİK BİYOKİMYA DERNEĞİ XXV. Ulusal Klinik Biyokimya Kongresi, Antalya, Türkiye, 8 - 11 Mayıs 2025, cilt.23, ss.175, (Özet Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Cilt numarası: 23
  • Basıldığı Şehir: Antalya
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.175
  • Açık Arşiv Koleksiyonu: AVESİS Açık Erişim Koleksiyonu
  • Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Amaç: Metabolik sendrom, obezite ve tip 2 Diabetes Mellitus gibi metabolik hastalıkların prevalansı günümüzde oldukça artmış olup bu hastalıkların patogenezinde insülin direnci kilit rol oynamaktadır. İnsülin direnci olan hastalarda reseptör düzeyindeki defekte bağlı olarak glukozun hücre içine alımı azalır ve kan glukoz düzeyi artar. İnsülin direncinde görülen metabolik süreçler aynı zamanda lipid metabolizmasında da değişikliklere neden olur. İnsülinin düzenleyici mekanizmasının ortadan kalkmasıyla adipöz dokuda kontrolsüz lipoliz meydana gelir. Dolaşımda artan serbest yağ asitleri karaciğerde trigliserid üretiminin artmasına neden olur. Aynı zamanda insülin direnci HDL’nin yapısal özelliklerinde bozulmaya ve katabolizmasında artışa neden olur. İnsülin direncinin kesin tanısı için geliştirilmiş bir kılavuz bulunmamakla beraber günümüzde en çok kullanılan yöntem HOMA-IR skorunun hesaplanmasıdır. Ancak kolay uygulanabilir, maliyeti düşük, yüksek duyarlılık ve özgüllüğe sahip yöntem arayışı halen devam etmektedir. Bu çalışmada trigliserid-glukoz indeksi ve trigliserid/HDL oranının insülin direnci ile olan ilişkilerini değerlendirmek amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışmaya, aynı anda glukoz, HbA1c, insülin, HDL-kolesterol ve trigliserid düzeyleri belirlenmiş, 18-65 yaş aralığında, 973 hasta sonucu dahil edildi. Veriler 3 aylık Laboratuvar Bilgi Sistemi verileri incelenerek elde edildi. İnsülin direnci için HOMA-IR skoru eşik değeri 2.5 olarak belirlendi ve hastalar insülin direnci olup olmamasına göre iki gruba ayrıldı. Backward Stepwise (Wald) lojistik regresyon analiziyle insülin direnci ile yaş, trigliserid/HDL oranı, trigliserid-glukoz indeksi ( Ln(açlık trigliserid [mg/dL] x açlık glukoz [mg/dL])/2)), HDL ve HbA1c arasındaki ilişki incelendi. İnsülin direnci ile istatistiksel olarak anlamlı ilişkisi olan (p<0.05) parametrelerle bir model oluşturuldu. Modelin performansını değerlendirmek için ROC analizi yapıldı. Bulgular: HOMA-IR skoru >=2.5 olan 453, <2.5 olan 520 hasta vardı. Backward Stepwise (Wald) lojistik regresyon modelinin ilk adımında trigliserid/HDL oranı istatistiksel olarak anlamlı olmadığı için (p=0,084) modelden çıkarıldı. İnsülin direnci ile yaş ve HDL arasında negatif yönlü, HbA1c ve trigliserid-glukoz indeksi arasında ise pozitif yönlü bir ilişki bulundu (p<0,05; sırasıyla r= -0,039, r= 0,018, r=0,781, r=4,034). İnsülin direncinin en güçlü belirleyicisi olduğu görülen trigliserid-glukoz indeksindeki her bir birimlik artışın insülin direnci olasılığını 56 kat artırdığı görüldü. Ayrıca insülin direnci olasılığını gösteren yeni bir model geliştirildi. (Y=e^((-17.020 -0.039xYaş + 4.034xTrigliserid-glukoz indeksi -0.018xHDL + 0.781xHbA1c) )/(1+e^((-17.020 -0.039xYaş + 4.034xTrigliserid-glukoz indeksi -0.018xHDL + 0.781xHbA1c) ) ) Bu model için yapılan ROC analizinde eşik değer 0,512 alındığında AUC değeri 0,796, duyarlılık %65,78, özgüllük ise %79,62 olarak bulundu. Sonuç: Bu çalışmada, rutin biyokimyasal parametreler ile insülin direncinin daha hızlı ve ucuz şekilde tahmin edebileceği sonucuna varılmıştır. Böylelikle insülin analizlerinin sadece riskli gruplarda yapılabileceği düşünülmüştür.