IV. ULUSLARARASI SOSYAL BEŞERİ VE İDARİ BİLİMLER SEMPOZYUMU, Antalya, Turkey, 3 - 05 May 2018, pp.408
İletişim, insanoğlunun kendisini toplumsal bir varlık olarak var ettiğinden bu yana
sürmektedir. Birçok şekilde gerçekleşen iletişimin en temel düzeyi dildir. Mimari iletişimde
de bu dili; yapıların üslubu, mimari dili ortaya koymaktadır. Kendine ait üslubu olan bir
yapının kendine ait bir karakteri var demektir. Karakteri belli olan bir yapının sergilediği
davranış ve karşısındakinin yani kullanıcısının takındığı davranışlar da bu doğrultu da
gelişmektedir. Yapının mimari üslubu karşısında, insanın mekânı algılayışı da buna paralel
olarak değişmektedir. Mekânın ifadesine bağlı olarak bazı davranışlarda yönlendirmeler
olmakta; bazı davranışlarda da kısıtlanmalar yaşanmaktadır. Mimari dilin yapıya kattığı
atmosfer bu tür davranışların yönlendirmelerini ve duyguları güçlendirmektedir. Kullanıcının
yapıyı bütünüyle algılamasında ve deneyimlemesinde, yapının işlevi ve yapının karşı tarafa
vermek istediği mesaj öncü olmaktadır. İşlevin ve mesajın tam anlamıyla karşı tarafa
geçirilmesinde, mimari bir yapının maddi ve manevi olguları bir arada tutan bütün olarak
davranması önemli bir faktördür. Verilmek istenen etki, mimari ögelerin bağımsız olarak
algılanmasıyla değil, bu ögelerin bir araya gelmesiyle anlam kazanmaktadır. İşlevi ibadet olan
kilise ve külliyelerin toplumda farklı algılanması bu durumu ispatlayan bir örnek olmaktadır.
Farklı mimari dile sahip olan bu farklı iki yapı tipinin verdiği mesaj farklı olduğundan,
insanlar tarafından algılanması da ibadet yeri olarak sınırlı kalmayacaktır. Bu sınırı eriten
mimari üslup, mimari iletişimin farklı dillerini oluşturarak algılamadaki farklılığı
oluşturmaktadır. Bu durumu somutlamak için “Gotik Kilise ve Osmanlı Külliyesi” üzerinden
bir analiz çalışması yapılarak ortaya konulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Iletişim, Mimari İletişim, Mekân Algısı, Gotik Kilise, Osmanlı Külliyesi