5. ULUSLARARASI AHMED-İ HANİ SEMPOZYUMU, Ağrı, Türkiye, 1 - 03 Ekim 2021, cilt.1, sa.40, ss.131-161
Özgürlük, bugün olduğu gibi canının istediği her şeyi elde
etmeye çalışmak ve bu uğurda verilebilecek her şeyi feda etmek
olarak anlaşıldığında “arzuların tutsağı olmak” sonucunun
çıkması kaçınılmazdır. Arzulardan kasıt; aklın ve dinin hoş
görmeyip yasakladığı meyiller, hazlar ve menfaatlerdir Kur’an’da
bu tür isteklerin genel adı olarak “hevâ” kelimesi kullanılır.
Gerçek özgürlük, hevâsına yenilmeyenlerin tadabileceği bir
şeydir. Hevâ geçici olduğu için sahibini geçici olanlara
yönlendirir. Bütün sahteler de geçicidir. Hakikilerin yerini bir
süreliğine almaya çalışan sahte güçlerin hiçbiri ebedi olamaz.
İnsan özgür kalmak istiyorsa sahteye rağbet etmemeli, kendini
sahteyle avutmaya çalışan hevâsına uymamalıdır. Milletlerin
istiklâlinin şartı da farklı değildir. Hakiki mabuda kulluk eden
milletlerin özgür kalma, özgür yaşama hakları olur. İstiklâl, hiçbir
sahte gücü gerçeğin yerine koymaya kalkışmayan, onları üstün
kabul etmeyen, güçlerinin geçici olduğunu bilen ve bunu
unutmayanların hakkıdır. Milletinin istiklâl mücadelesine olanca
gücüyle katkı sağlamaya çalışan Mehmet Akif, sıra marş
yazmaya geldiğinde de Kur’an’la yoğrulmuş zihninden
süzülenleri İstiklâl Marşı adıyla kahraman ordumuza hitaben
kaleme alır. İstiklâl Marşında bir mısra hem ikinci hem de son
kıtada tekrar edilir: “Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl!”
İstiklâl mücadelesi veren milletinin işgal güçlerinin iş birliği
tekliflerine itibar etmediğini, onları vatandan kovmaya çalıştığını
1 Doç. Dr., Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir
Anabilim Dalı, omuftu@gmail.com.
Bütün Yönleriyle Mehmet Akif Ersoy ve İstiklâl Marşı
132
gören Mehmet Akif, bütün kalbiyle bu mücadelenin başarılı
olacağına inanmaktadır. Zira ilahi yasa açıktır. Hevâsına tabi
olanlar değil, sadece Hakk’a tapanlar istiklâli hak ederler ve
istiklâl mücadelesini kazanırlar. Gerçek anlamda özgürlük,
Hakk’ın emir ve tavsiye buyurduğu bir hayatı yaşama azminde
olanların ve bu uğurda bedel ödeyenlerin hakkıdır. İstiklâl
mücadelesine girişmiş bu aziz millet yine Hakk’ın nusret ve
inayetiyle tarihindeki başka pek çok örnekte olduğu gibi hedefine
varacaktır. Mehmet Akif, Hakk’a tapan necip milletine, istiklâlin
nasip olacağı kesin inancıyla seslenir. Muzaffer olanlar, hevâsına
uyanlar değil, bu inancı kaybetmeyenlerdir.