Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, cilt.9, sa.26, ss.127-144, 2021 (Hakemli Dergi)
Sanatçının bir insan olarak doğuştan getirdiği mizaç özellikleri yanında özellikle çocukluk ve ergenlik dönemlerinde çevresiyle kurduğu/kuramadığı ilişkiler, onun yaratma edimiyle doğrudan ilgilidir. Süperego ile uyum sağlamış bir egonun ürettikleri karşısında, bu dengeyi kuramamış bir başka egonun ürettikleri arasında yapısal ve tematik bütünlük bakımından farklar vardır. Can Yücel’in ilk şiirinden son şiirine doğru yapılacak kronolojik bir okumada göze çarpan ilk şey, şiirlerdeki öznenin gittikçe marjinalleşen bir şekilde güzel ve güzellik duygusundan uzaklaşmaya başlamasıdır. Bu da bize onun –bahsettiğimiz- süperegoego uyumsuzluğunun içinde olduğunu düşündürmektedir. Şiirlerdeki özne güzel olana karşı adeta savunma oluşturmuş ve savaş açmış gibidir. Tahammüden girişilen bu tutum ego inşa ederken kendine özgü bir varoluş biçimi arayan şairin bulduğu sıra dışı yol ile ilgili olmalıdır. Diğer taraftan şiir türünün estetik ilkeleri düşünüldüğünde bir şairin mesleğine mugayyir bir şekilde güzellikle işinin olmadığını söylemek de kolay değildir. Şairin hemen her şiirine yansıyan bu tezatlı durum, onun şiir estetiğinin de en belirgin yönlerinden birini oluşturur. Bu çalışmanın amacının Can Yücel’in psikolojisini tahlil etmek ya da şiirleri ile psikolojisi arasında bağlantı kurmak olmadığını öncelikle belirtmek gerekir. Amaç, onun şiirlerinde bu olgunun ne denli yoğun bir biçimde karşımıza çıktığı ve estetiğinin yapı taşlarından biri olduğunu ortaya koymaktır.