Afşin Ovası'nda Yeni Bir Kazı: Tanır Yassıhöyük Kazısı Ön Değerlendirme


Creative Commons License

Baştürk E., Türkan A.

Arkeoloji Dergisi, cilt.1, sa.32, ss.47-65, 2024 (Hakemli Dergi) identifier

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 1 Sayı: 32
  • Basım Tarihi: 2024
  • Doi Numarası: 10.51493/egearkeoloji.1422904
  • Dergi Adı: Arkeoloji Dergisi
  • Derginin Tarandığı İndeksler: TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.47-65
  • Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Kahramanmaraş’ın Afşin İlçesi sınırlarında yer alan Tanır Yassıhöyük, 19.yüzyıldan bu yana birçok araştırmacı tarafından ziyaret edilerek, arkeolojik potansiyeline vurgu yapılmış bir höyüktür. 2021 yılı itibariyle höyükte başlattığımız arkeolojik kazı çalışmaları, henüz çok erken bir aşamada olmasına rağ men höyüğün yerleşim tarihine dair önemli sonuçları ortaya koymuştur. Bu çalışmalar, bir kısmı çanak çömlek buluntularıyla bir kısmı ise steril mimari tabakalarla temsil edilmek üzere, Tanır Yassıhöyük’ün günümüzden en az 7000 yıl öncesine dayanan yerleşim silsilesi boyunca kullanım gördüğünü ortaya koy maktadır. Höyüğün en üstteki I. Tabakası, Roma Dönemine tarihlediğimiz (MS 3. yüzyıl), içinde sütun altlıkları da bulunan bir bazilika yapısı ve bu yapıyla bağlantılı mekanlarla temsil edilmektedir. II. Tabaka ise Geç Demir Çağı Sonu – Hellenistik Dönem mimarisi ve seramikleri ile tanımlanan IIA evresinin hemen altındaki kamusal nitelikteki Geç Demir Çağı/Akhaemenid Dönem yapıları (IIB) ile tanımlanmaktadır. Höyüğün kuzeydoğu sektöründe aynı döneme ait iki mekân ve içerisinden çok sayıda boyalı Geç Demir Çağı seramiği açığa çıkarılmıştır. Kuzeydoğu yamaçtaki bir teraslama uygulamasıyla bağlantılı olan bu yapılar alttaki tabakaları kazıyarak, doğrudan Kalkolitik Dönem tabakaları ve mimarisi üzerine otur maktadır. Kalkolitik Döneme ait mezarların da tespit edildiği bu çalışmalardaki en önemli verileri, ender rastlanılan taban altı kafatası gömüsü ve bilinçli kafatası deformasyonu gibi kültürel uygulamalar oluş turmaktadır. Kalkolitik Dönem ile Geç Demir Çağı arasındaki süreci höyüğün kuzeydoğu sektöründeki tahribat kaynaklı karışık kontekslerden ele geçen buluntular aracılığıyla tespit edebilmekteyiz. Ancak halihazırdaki veriler, Tanır Yassıhöyük’ün ilerleyen dönem çalışmalarında hem bölge hem de Anadolu arkeolojisi için oldukça önemli bilgileri ortaya koyacağını gösterir niteliktedir.
Tanır Yassıhöyük, located in the Afşin district of Kahramanmaraş, has been a subject of interest for re- searchers since the 19th century due to its archaeological potential. Archaeological excavations began on the mound in 2021 and have already yielded significant results regarding the settlement history of the area, despite being in the early stages. The archaeological evidence from Yassıhöyük, consisting of partly pot- tery and partly sterile architectural layers, indicates that the site was continuously inhabited for at least 7000 years prior to the present. The mound’s uppermost stratum, Stratum I, features a basilica structure with column bases and associated rooms dating back to the Roman period (3rd century AD). Stratum II is characterised by Late Iron Age/Achaemenid public buildings (IIB) located just below Phase IIA, which is defined by Late Iron Age-Hellenistic architecture and pottery. In the north-eastern sector of the mound, two large rooms from the same period were uncovered, along with a significant quantity of painted Late Iron Age pottery fragments. These structures are associated with the terracing of the northeastern slope and directly overlay the Chalcolithic levels and architecture by scraping the underlying levels. The main data from these investigations, which also revealed Chalcolithic burials, consist of cultural practices such as rare underfloor skull burials and deliberate skull deformation. The period from the Chalcolithic to the Late Iron Age can be identified by the finds recovered from the mixed contexts in the northeastern sector of the mound due to destruction. However, according to current data, Tanır Yassıhöyük is expected to continue providing significant information for the region and Anatolian archaeology.