Amaç: El yıkama, sağlık bakımı ilişkili enfeksiyonların engellenmesinde en basit üniversal yöntem olmasının yanı sıra, genel halk sağlığının korunması ve geliştirilmesi açısından da son derece önemlidir. Bu çalışmada sağlık personeli ve sağlık personeli olmayan katılımcıların el yıkama alışkanlıklarının ve ellerinde bulunan mikroorganizma yoğunluğunun araştırılması ve böylece el hijyeni açısından farkındalık oluşturulması amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışma grubu, 18 yaşından büyük hasta ve yakınları, sağlık personeli ve tıp fakültesi öğrencilerinden oluşmuştur. Tüm katılımcılara kişisel özellikleri ve el yıkama alışkanlıklarına dair 17 sorudan oluşan bir anket uygulanmıştır. Katılımcıların baskın olarak kullandıkları ellerinin dört farklı bölgesinden, 1 cm2 ’lik alanlardan steril eküvyonla sürüntü örnekleri alınmış, kanlı agar plaklarına inoküle edilmiş ve 48 saatlik inkübasyonun ardından değerlendirilmiştir. Bulgular: Yetmiş yedi hasta ve hasta yakını, 85 sağlık personeli ve 32 tıp fakültesi öğrencisi olmak üzere toplam 194 katılımcıya ulaşılmıştır. Katılımcıların 135’i kadınlardan, 59’u erkeklerden oluşmaktaydı. Normal cilt flora üyesi bakteriler (koagülaz negatif stafilokoklar, viridans streptokoklar,korineform bakteriler, mikrokoklar), örneklerin hemen tamamından izole edildi ve 53 katılımcıda 100 CFU’dan fazla bakteri yükü saptandı. Katılımcıların 59 (%30.4)’undan normal cilt florasında yer almayan mikroorganizmalar (Gram negatif enterik bakteriler, Bacillus spp, Pseudomonas spp, Enterococcus spp, Staphylococcus aureus, küf ve maya mantarları) izole edilmiştir. Bunların oranı hasta ve hasta yakınlarında %23, sağlık personelinde %33 ve öğrencilerde %41 olarak hesaplandı (p>0.05). Kadınlar erkeklerden, 40-49 yaş grubu 60 yaş üstü katılımcılardan ve yoğun bakım personeli hasta/hasta yakını ve yoğun bakım dışı sağlık personeli katılımcılardan anlamlı oranda daha düşük bakteri yüküne sahipti. Katılımcıların bazı el yıkama alışkanlıkları puanlandırılarak değerlendirildi; yemekten önce 2, yemekten sonra 1, tuvalet öncesi 1, tuvalet sonrası 2, para temasından sonra 2, dışarıdan eve girince 2 puan. El yıkama puanı arttıkça ellerdeki bakteri yükü azalmakla birlikte istatistiksel olarak anlamlı değildi. Sigara, tırnak uzatma, sıvı/katı sabun, kâğıt/kumaş havlu, hayvan besleme gibi faktörlerin ellerdeki mikroorganizma yüküne etkisi olmadığı saptandı. Herhangi bir açık yara/lezyon bulunması, el yıkama sonrası geçen sürenin uzaması ve nemlendirici kullanımı bakteri yükü artışıyla ilişkili bulundu. Sonuç: Toplumda ve özellikle sağlık çalışanları arasında el hijyeninin öneminin anlaşılması, el yıkama pratiklerinin doğru şekilde uygulanması açısından son derece önemlidir. Bu çalışmada, hastane ilişkili bir grup katılımcının el yıkama alışkanlıkları ile birlikte ellerindeki mikroorganizma yükünün gösterilmesiyle el yıkamanın önemi vurgulanmaya çalışılmıştır.
Objective: Hand washing is not only the simplest universal method to prevent healthcare related infections, it is also very important for the protection and development of general public health. In this study, it was aimed to investigate the hand washing habits and load of microorganisms in the hands of healthcare professionals and non-healthcare participants, so to raise the awareness in terms of hand hygiene. Methods: The study group consisted of patients and their relatives over 18 years of age, medical staff and medical school students. A questionnaire consisting of 17 questions regarding their personal characteristics and hand washing habits were applied to all participants. Swab samples were taken by sterile swabs from 1 cm2 areas of four different regions of the hands that were predominantly used by the participants, and were inoculated on blood agar plates and evaluated after 48 hours of incubation. Results: A total of 194 participants were reached, including 77 patients and patient relatives, 85 medical staff and 32 medical school students. A hundred and thirtyfive of the participants were women and 59 were men. Bacteria that are members of normal skin flora (coagulase negative staphylococci, viridans streptococci, coryneform bacteria, micrococci) were isolated from almost all samplesand more than 100 CFU bacterial load was detected in 53 participants. In 59 (30.4%) participants, microorganisms not included in normal skin flora (Gram negative enteric bacteria, Bacillus spp., Pseudomonas spp., Enterococcus spp., Staphylococcus aureus, mold and yeast fungi) were isolated. The proportion of these was calculated as 23% in patient/patient relatives, 33% in medical staff and 41% in students (p> 0.05). Women had a significantly lower bacterial load than men, 40-49 age group had a significantly lower bacterial load than participants over 60, and intensive care unit staff had a significantly lower bacterial load than patient/patient relatives and medical staff other than intensive care unit. Some hand washing habits of the participants were evaluated by scoring; 2 points before eating, 1 after eating, 1 before restroom, 2 after restroom, 2 after money contact, 2 when entering home from outside. As the hand washing score increased, the bacterial load on the hands decreased, but it was not statistically significant. It was observed that factors such as smoking, long nails, liquid/solid soap, paper/fabric towel, having a pet did not affect the microorganism load on the hands. The presence of any wound/lesion, prolonged time after hand washing and use of moisturizer were found associated with increased load. Conclusion: Being aware of the importance of hand hygiene in the community and especially among healthcare professionals is extremely important for the correct application of hand washing practices. In this study, it was aimed to emphasize the importance of hand washing by demonstrating the microorganism load on hands with the hand washing habits in a group of hospital related participants.