Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi, sa.52, ss.256-270, 2021 (Hakemli Dergi)
Kara mizah, modern insanın varoluşsal savaşına karşılık bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. İki dünya savaşının yaşattığı vahşet, ölümler, yok oluşlar özellikle sanatçıları çıkmaza sürüklemiştir. Sanayi devrimiyle ivmelenip dünya savaşlarıyla zirveye ulaşacak bu kaotik süreç sanatçıların, edebiyatçıların inandıkları tüm değerleri yerle bir etmiş, onlar da değiştiremedikleri makro sistem içinde kendilerine yeni varoluş alanları yaratmaya çalışmıştır. Kutsalla, toplumla, sistemle problemi olan hemen her sanatçı -bir eleştiri aracı olarak kara mizahı- yaratacakları varoluş alanının en güçlü enstrümanlarından biri olarak görmüştür. Kara mizahın, ironinin yapı taşlarını oluşturduğunu bildiğimiz sürrealizmin kurucusu Andre Breton’un 1940 yılında ilk baskısını yapan Kara Mizah Antolojisi adlı yapıtı, türün bir teknik olarak sanat dünyasında ağırlık göstermeye başlamasının miladıdır. Edebiyatın birçok türünde eserler kaleme alan Sulhi Dölek, yazın yaşamına 1970’lerde başlamıştır. Mark Twain’in “mizahın kaynağı acılardır” sözünde özünü bulan Dölek’in, kendine has mizah duygusu bütün eserlerinin iklimine işlemiştir. O, siyasi, ekonomik ya da kültürel büyük kırılmalar yaşayan toplumlarda insanların yaşadığı çaresizliklere, ahlaki çöküşe, yozlaşmaya ve her şeye rağmen bunların yokmuş gibi gösterilmesine eleştiriler getirir. Eleştirisini de çoğunlukla mizah aracılığı ile yapar. Çıkar uğruna yönetenlerin yönetilenleri sömürmesini; insanların komşularını, iş arkadaşlarını aldatmalarını, değerlerin içini boşaltarak yok etmelerini mizah yoluyla yerden yere vurur. Topluma kendisini mizah aracılığı ile gösterir, ona ayna tutar. Toplumun olumsuz yönlerini göstermek esas olduğu için de mizah, kara mizah olarak belirir. Bu çalışmada Dölek’in öykülerinin hangi vasıflarından dolayı kara mizah olarak nitelendiği mizah teknikleri üzerinden değerlendirilecek ve sanatçının mizah ve edebiyat dünyamız içindeki yeri tespit edilmeye çalışılacaktır.