Mekân Pratiklerinde Sosyal Sermaye Etkisi: Suriyeli Sığınmacılara Yönelik Bir Saha Araştırması


Creative Commons License

Gelekçi K. A., Meçik O.

EconTR2020@Eskişehir Uluslararası İktisat Kongresi, Eskişehir, Türkiye, 10 - 12 Eylül 2020, ss.1-2

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Eskişehir
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.1-2
  • Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Suriye iç savaşı sebep olduğu hareketlilikle en büyük kitlesel göçlerden biri olarak tarihe geçti. Hareketin bir sonucu olarak, özellikle, Türkiye yoğun bir sığınmacı akınına uğradı. Sayıları milyonları bulan sığınmacıların yerel halkla entegrasyonları ise göç meselesini gündem maddesi haline getirdi. Tarihsel süreçte göçmenlerin gittikleri ülkelerde yalnızca bireyler arası bağlar oluşturmakla kalmayıp semboller, mallar ve bilgi aktarımı aracılığıyla, kültürel ve ekonomik pratiklerin değişmesinde de rol oynadıkları görülür. TV programları, insan ilişkileri, tüketim alışkanlıkları, doğum oranları, giyim kuşam, aile yapısı ve iş ahlakı gibi çok geniş bir alanı kapsayan iletişim biçimleri hem göç veren hem de göç alan ülkeyi etkiler. Bunlar aracılığıyla göç veren ülkeye alışkanlık ve yaşam tarzlarının aktarımı yapılırken göç alan ülkede evlilik ve komşuluk ilişkisi gibi bağlarla çeşitli etkileşimler meydana gelir. Kurulan bağlantılar yeni bir kolektif kimliğin oluşmasını sağlar. Gündelik yaşam biçimleri üzerinde ve sonraki kuşakların şekillenmesinde aktif rol oynar. Sosyal sermaye olarak adlandırılan tüm bu yapı, göç hareketleri içerisinde incelendiğinde bir iletim bandı konumunda, sığınmacıların ulusötesi mekân pratiklerini şekillendiren bir tahayyülde somutlaşır. Sosyal sermayenin göçmenler için bir iletim bandı işlevi görmesi, entegrasyon ve kalkınma projeksiyonlarındaki etkisi bakımından dikkat çekicidir. Sığınmacıların entegrasyonuna ve istihdam edilebilirliğine yönelik bilgi üretebilmek için, sosyal sermayenin mekân pratiklerindeki belirleyiciliğini, derinlemesine görüşmeler gerçekleştirerek nitel analiz yöntemiyle, ortaya koymak çalışmanın temel amacını oluşturmaktadır. Buna bağlı olarak güven kavramının sığınmacılar açısından analizi sağlanarak ülkedeki güven eksikliği sorunu da farklı bir bakışla ele alınmaya çalışılacaktır. Dolayısıyla çalışmadan elde edilecek sonuçlar sığınmacıların ekonomik ve sosyal yapıyla uyumları için rehber niteliği taşımayı amaçlamaktadır.

Mobilization caused by the Syrian civil war went down in history as one of the largest massive migrations. As a result of the movement, especially Turkey has received a dense flow of migrants. Integration of migrants numbering in millions and the local populace has drawn the public eye on the topic of migration. In the course of history, migrants have not only formed interpersonal relations but played a role in the alteration of cultural and economic practices through the exchange of symbols, goods, and information. Forms of communication including an extensive area such as TV shows, human relationships, consumption habits, birth rates, clothing, family structure, and work ethic are effect both the immigrated and the emigrated countries. Through the mediation of aforementioned forms lifestyles and habits transfer to the emigrated country whereas in the immigrated country relations such as marriage and neighborhood bring forth various interactions. Relations formed procures a new collective identity and plays an active role over daily lifestyles and shaping future generations. This structure named social capital, in the status of a transmission band when examined in migration movements, materializes in the apprehension that forms urban space practices of migrants. The fact that social capital acts as transmission band for immigrants is a remarkable in terms of its impact on integration and development projections. In order to generate information on the integration and employability of asylum seekers, the main purpose of the study is to determine the determinants of social capital in urban space practices by conducting in-depth interviews with the qualitative analysis method. Also according to these, problematic of lack of trust in the country will be addressed from a different perspective by providing an analysis of the concept of trust for asylum seekers. Thus, the results of the study are intended to have function as a guide for the adaptation of the asylum seekers to the economic and social structure.