International Journal of Public Finance, vol.3, no.2, pp.233-248, 2018 (Peer-Reviewed Journal)
Yolsuzluk; Dünya Bankası tarafından kamu gücünün özel çıkarlar için
kötüye kullanılması olarak tanımlanırken; Birleşmiş Milletler Yolsuzlukla
Mücadele Sözleşmesi'nde, emanet edilmiş olan yetkinin, kamusal ve özel
çıkarları zedeleyecek şekilde her türlü kötüye kullanımı şeklinde
tanımlanmaktadır. Yolsuzluk; sosyal, yönetsel, ekonomik ve siyasi birçok
nedene bağlı olarak ortaya çıkabilmekte olup günümüzde her ülkenin karşı
karşıya kaldığı bir sorun haline gelmiştir.
Yolsuzluk algı endeksine yönelik olarak yapılmış olan çalışmalarda,
endeksin sosyal ve ekonomik yapıyı etkileyen birçok değişken ile ilişkili
olduğu tespit edilmekle birlikte; ilişkinin boyutu ve yönü konusunda
literatürde pek çok farklı görüş bulunmaktadır. Nitekim ülkelerin yolsuzluk
düzeyleri, sahip oldukları ekonomik ve sosyal yapıya göre
farklılaşmaktadır. Bu bağlamda yolsuzluk algı endeksinin, esasen ülkelerin
gelişmişlik düzeyleri ile yakından ilgili olduğu düşünüldüğünden;
çalışmada, gelişmişlik düzeylerini temsil eden çeşitli değişkenlerin
yolsuzluk algı endeksi üzerindeki etkisi ölçülmeye çalışılmıştır.
Çalışmada, yolsuzluk algı endeksi ile gelişmişlik endeksleri arasındaki
ilişkiyi ölçmek için 120 ülkeye ait veriler Dünya Bankası tarafından yapılan
sınıflandırmaya göre düşük, orta ve yüksek gelirli ülkeler olmak üzere üç
gruba ayrılarak incelenmiş ve 2007-2016 dönemini kapsayacak şekilde
panel veri analizi yöntemi ile analiz edilmiştir. Ülkelerin sosyoekonomik
gelişmişliğini ifade ettiği düşünülen değişkenler olarak ekonomik
gelişmişlik, yönetişim, eğitim düzeyi, politik istikrar ve sosyal sermaye
endeksi ele alınmıştır. Analiz sonuçlarında; toplum yapısını belirleyen
sosyoekonomik unsurların yolsuzluk algı endeksi üzerinde önemli düzeyde
etkisi olduğu tespit edilmiştir. Özellikle yönetişim değişkeninin tüm ülke
grupları için hem iktisadi hem de istatistiki olarak yüksek düzeyde anlamlı
bulunması, yolsuzluk faaliyetlerinin önlenmesine yönelik politika
belirlemede en önemli değişken olduğunu göstermektedir