56. Ulusal Psikiyatri Kongresi, Ankara, Türkiye, 18 - 20 Aralık 2020
Giriş
Yeni koronavirüs hastalığı 2019 (COVID-19), başladığı günden bu yana dünya çapında bir salgın haline gelmiştir ve birçok ülkede sosyal izolasyonu sürdürmek için karantina emri çıkarmasına neden olmuştur. (1,2) Bu zorlu koşullar ve belirsizlik anksiyetenin, uyku bozukluklarının, depresyonun, obsesyon ve kompulsiyonların ve hatta paranoya gibi psikotik semptomların şiddetlenmesine neden olabilir. (3,4) Doğal veya insan kaynaklı bir felakete maruz kalmanın ruh sağlığı sonuçları, çelişkili sonuçlara sahip birkaç çalışmada gösterildiği gibi oldukça farklı olabilir. (5)
Örnekleme sorunları, değerlendirmedeki zorluklar, yönetilmesi gereken öncelikler nedeniyle bir afetin genel nüfus üzerindeki psikososyal etkisini tahmin etmek genellikle zor olsa da, bir felaketin ruhsal durumların sağlık hizmetlerinin kullanımı 'katı' göstergeleri üzerindeki etkisini değerlendirmek daha kolaydır: Hem istemli hem de istemsiz başvurular dâhil olmak üzere hastaneye başvurular bu açıdan özellikle yararlı olabilir (5). Ayrıca pandemi koşullarında birçok psikiyatri servisinde kapasiteler azaltılmış ve bulaşı önlemeye yönelik düzenlemeler yapılmıştır. Tüm bunlar psikiyatri servislerindeki verilen hizmeti, hasta gruplarının dağılımını etkileyebilir.
Bu çalışmanın amacı Türkiye’de ilk COVID 19 vakasının görüldüğü tarih olan 10 Mart 2020 tarihi ile 10 Temmuz 2020 tarihi arasındaki zaman aralığında psikiyatri servisinde yatarak tedavi gören hastaların tanıları ile 10 Mart-10 Temmuz 2019 ve 10 Mart-10 Temmuz 2018 tarihleri arasında yatan hastaların tanılarını karşılaştırarak pandemi sürecinde yatan hastaların tanılarında oransal olarak bir değişim olup olmadığını görmek ve pandeminin psikiyatri servisine yatış tanılarını oransal olarak değiştirip değiştirmediğini incelemektir.
İstatistiksel analiz
SPSS 22.0 kullanıldı. Gruplar arası kategorik değişkenlerin ilişkisini incelemek için ki kare testi uygulandı. Sıralı değişkenlerin normal dağılıma uyup uymadığı Kolmogorov Smirnov testi ile kontrol edildi. Sıralı değişkenlerin gruplar arası ilişkisini incelemek için one way ANOVA uygulandı. Gruplar arası farkın anlamlı olduğu noktalarda post hoc analizler ve Bon Ferroni düzeltmesi uygulandı. İstatistiksel olarak anlamlı p değeri 0.05 kabul edildi.
Yöntem ve Bulgular
Çalışma için 2018, 2019 ve 2020 senelerinde 10 Mart ile 10 Temmuz tarihleri arasında hastanemiz psikiyatri servisinde yatarak tedavi gören hastaların verileri toplandı. Başlangıç tarihi için Türkiye’de ilk koronavirüs olgusunun görüldüğü tarih, bitiş için çalışmanın yapıldığı tarih seçildi. Hastaların yaş, cinsiyet, tanı, hastaneye yatış sayısı, hastaneye yatış nedeni ve hastanede yatış süresi çalışma kapsamında incelendi.
Gruplara göre hastaların yatış nedenleri arasında farklılık izlenmesi üzerine ki kare testi için post hoc analiz yapılarak Bon Ferroni düzeltmesi uygulandı. Farklılığın 2020 yılında belirtilen tarihlerde intihar girişimi/ düşüncesi nedeniyle olan yatışların fazlalığından kaynaklandığı görüldü (z=3.9, p=0.04).
Yatış süresinde gruplar arasında fark izlenmesi üzerine post hoc analizi için Bon Ferroni düzeltmesi uygulandı. Belirtilen periyod içinde; 2020 yılındaki hasta yatış sürelerinin 2018 yılına ve 2019 yılına göre daha az olduğu, bu farkın istatistik olarak anlamlı olduğu saptandı (sırasıyla p<0.001, p<0.001).
Sonuç
Bu çalışmada pandemi sürecinde hastaneye yatış nedenleri arasında intihar girişimi/düşüncesinin oransal olarak arttığı ve yatış süresinin önceki yıllara göre istatistiksel olarak anlamlı ölçüde azaldığı bulunmuştur. Daha önce yapılan çalışmalarda pandemi döneminde hastane başvurularının azaldığı, hastanede kalma süresinin azaldığı bulunmuştur. (5) Bu bağlamda çalışma literatürle uyumludur. Hangi tanı grubunun hastaneye yatış ihtiyacında artış olduğunun ve hastanede kalış sürelerindeki değişimlerin bilinmesi önleyici müdahalelerin planlanması açısından önemlidir.