Yenidoğan geç sepsisinde endotelyal glikokaliks komponentleri düzeylerinin değerlendirilmesi.


Creative Commons License

Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, TIP FAKÜLTESİ, DAHİLİ TIP BİLİMLERİ BÖLÜMÜ, Türkiye

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: SİMAY ARMAĞAN

Danışman: Tuğba Barsan Kaya

Özet:

 

Yenidoğan yoğun bakımındaki hızlı gelişmelere ve iyileşmelere rağmen sepsis, önemli bir mortalite ve morbidite sebebi olmaya devam etmektedir. Dünya çapında neonatal sepsis insidansı 1000 canlı doğumda 1 olarak verilmesine rağmen nazokomiyal sepsis için çoklu risk faktörleri olan preterm bebeklerde bu oran %3-20’ye kadar çıkmaktadır. (1)  Sepsis, tüm organizmanın jeneralize inflamatuar yanıtı olarak tanımlanabilir ve sıklıkla sistemik inflamatuar yanıt sendromu olarak kendini gösterir. Sistemik inflamatuvar yanıt sendromuna ilerlemesi genellikle çoklu organ yetmezliğine neden olan çoklu organ disfonksiyonuna neden olur (2). Sepsisteki hemodinamik değişiklik sıklıkla; kardiyak out-put artışı ve periferik direnç kaybı ile karakterize hiperdinamik şok şeklindedir. Bu durum mikrosirkülasyon seviyesinde kan akımının kötü dağılımı (3) ve arteriyo-venöz şant artışının bir sonucudur (4).  Septik hastalara mikrosirkülasyonda fibrin depolanması ve kapillerde mikrotrombüsler ile seyreden dissemine intravasküler koagülasyon (DİK) sıklıkla eşlik etmektedir (5).

Sepsiste çoklu organ yetmezliği ve ölüm patogenezinde mikrovasküler ve endotelyal disfonksiyon rol oynamaktadır. Ancak sepsiste vasküler disfonksiyonun mekanizması tam bilinmemektedir (6).

Vasküler endotel hücreleri, hemostaz dengesinin sağlanması ve vasküler bariyerin oluşturulmasında kritik bir rol oynar. (7)  Sağlıklı endotel ince bir endotelyal glikokaliks tabakası ile kaplıdır. Endotelyal glikokaliks proteoglikan (syndecan ve glypican), glikoproteinler ve glikozaminoglikan zincirleri (heparan sülfat, hyalüronan, kondroitin sülfat ve dermatan sülfat) içeren dinamik ve karmaşık bir biyokimyasal yapıya sahiptir. Vasküler bariyerde de kritik rol oynar. Nitrik oksit üretimi ile ilişkilidir ve mikrodolaşımın düzenlenmesinde aktif görev alır. (8) Süperoksit dismutaz gibi vasküler koruyucu enzimleri ve antikoagulan faktörleri (antitrombin, protein C, doku faktör yolu inhibitörü) barındırır (9). Ayrıca endotelyal glikokaliks hem lökosit adezyonuna hem de kemokin, sitokin, ve büyüme faktörleri gibi pek çok inflamatuvar mediyatörün bağlanmasına aracılık ederek inflamatuvar yanıtta görev alır (10).

Endotelyal glikokaliks, sepsis sırasında inflamatuar yanıtın ilk hedeflerinden biridir ve erken gelişen bir “sitokin fırtınasına” maruz kalır (11).

Endotelyal glikokaliksin hasarlanmasının vasküler bariyer fonksiyonunun azalmasına ve dolaşım sisteminde trombosit ve lökosit adezyonunun artmasına neden olduğu gösterilmiştir (12).

 Erişkinde plazma glikokaliks komponentleri düzeyi ile sepsis, travma, diabetik nefropati arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmalar vardır. (13)  Syndecan-1 dolaşımdaki düzeyi endotelyal hasar ve glikokaliks bütünlüğünün bozulmasıyla ilişkilidir. Rehm ve arkadaşları asenden aorta ameliyatı geçiren hastalarda global iskemiden sonraki erken reperfüzyon fazında serum syndecan-1 düzeyinin 42 kat artış gösterdiğini bildirmişlerdir. Aynı çalışmada kobaylarda iskemi ve reperfüzyonu takiben elektron mikroskobunda syndecan-1 kaybı ile birlikte glikokaliks yapısının bozulduğunu da göstermişlerdir (14).  Başka bir çalışmada syndecan-1 düzeyinin koagulopati ve sepsis hastalarında artmış mortalite ile ilişkili bulunmuştur.

·        Çoklu travması olan hastalarda serum syndecan-1 düzeyi ile aktive parsiyal tromboplastin zamanı (APTT) ve organ disfonksiyonu arasında pozitif bir korelasyonun olduğu gösterilmiştir (15). Huang ve arkadaşları plazma glikokaliks komponentlerinden plazma syndecan-1 ve hyaluran düzeylerinin sepsis ilişkili yaygın damar içi pıhtılaşma gelişen hastalarda yükseldiğini saptamışlar ve bunların sepsis ilişkili yaygın damar içi pıhtılaşmada bir biyobelirteç olarak kullanılabileceğini belirtmişlerdir (16). Heparan sülfat %50-90 glikozaminoglikan zinciri içeren yapısıyla glikokaliks bütünlüğü ve fonksiyonunda kritik rol oynamaktadır. (17) Heparan sülfat düzeyinin septik hastalarda yüksek olduğunu gösteren çalışmalar vardır. Steppan ve ark. sağlıklı gönüllüler, majör abdominal cerrahi sonrası hastalar ve şiddetli sepsis / septik şok hastaları arasında heparan sülfat seviyelerini karşılaştırdığı çalışmasında heparan sülfat düzeyini major abdominal cerrahi geçiren hastalarda daha yüksek olacak şekilde ve sepsisli hastalarda kontrol grubuna göre yüksek saptamıştır (18).  

·        Endotel hücre yüzeylerinde eksprese edilen trombomodulin (TM) bir trombin reseptörüdür. Trombin TM ile bağlandığında Protein C’yi aktive eder ve pıhtılaşmayı inhibe eden bir karakter kazanır. Trombomodulin bu reaksiyonun sonunda proteoliz yolu ile seruma karışır. Düzeyi çözülebilir Trombomodulin (sTM) olarak ölçülebilir. Sepsisin neden olduğu çoklu organ yetmezliği olan hastalarda TM serum düzeyinin arttığını ve artmış mortalite ile ilişkili olduğunu gösteren çalışmalar vardır (18).

Huang ve ark. sepsis olan erişkin hastalarda yaptığı çalışmada serum TM düzeyinin sepsis ilişkili yaygın damar içi pıhtılaşma ve çoklu organ yetmezliğinde arttığını göstermiştir (19).  

Sepsisin endotel hasarı ile ilişkili olduğuna dair verilere dayanarak bu çalışmanın amacı yenidoğanlarda endotelyal glikokaliks komponentlerinin düzeyini ve septik şok, çoklu organ yetmezliği ve ölüm ile olan ilişkisini araştırmaktır.